• Millikonu.wordpress.com

    (Web Kitap – online belge)

    Milli konu;

    Bu yazımda, insanlarımızın, insanlığın ve benimde yaşadığım bazı sorunlar, kurum, kuruluşlara yazılarım, çeşitli icat ve bilgiler ve özellikle ülkemize yönelik toplamda beşinci kol diyebileceğimiz unsurlar ve faaliyetleri ile ilgili yazılar, parasal, ekonomi ve üretim konuları ile yaşamsal ve insani konularda bilgiler yer almaktadır.

    Ayrıca önemli bazı hastalıklara çözüm olmuş bir bitki çayım, henuz üretilmemiş kaplama diş ve yeni bir diş implantı üretimi ve kırıklarda platin gerektiren durumlarda olası yeni bir platin türü icadı fikirleri yer almaktadır.

    Bundan sonrada faydalı bilgileri bu sayfanın alt kısımlarına yazarak, güzel dünyamızın iyi insanlarıyla paylaşmaya devam edeceğim.

    Kısaca yaşadığım sorun;

    casus, terörist, ihanet odağı unsurları tarafından saldırıya uğradım. Bu saldırıyı, beşinci kol saldırısı olarak da tanımlayabiliriz.

    Bir bilim insanı olarak Devlet ve millet için bilgiler, icatlar ürettim. Ve devleti ve milleti korumacıydım.

    Casusluk ve antisağlık maddeleri ile ağır zehirlenmelere maruz kaldım, kötü muameleye maruz kaldım. Ülkeye, millete düşmanlıkları bana yönelmişti. Ve bildiğim iki insana daha yönelmişti. Bunlar ülkede hep böyle şeyler yapıyorlarmış.

    Hainlerin bu saldırısı ile ağır yaralandım ve gazi oldum.
    20-25 sene zehirlenmeden dolayı ezyetli bir zaman yaşadım. Daha önce bu tür zararlı maddelerin oluşturduğu sorunlara karşı tedavi edici bir çare yoktu. Çarenin olmaması bu saldıran terör örgütünün güvendiği bir şeydi. insanlar ayağa kalkamaz, intihara doğru sürüklenir, onları yakalayamaz diye düşünüyorlardı.

    Sonra kendime bitkilerden bir ilaç üretim ve kullandım. Bu ilaçla şuanda sağlığımda önemli oranda olumlu gelişmeler olmuş durumda.

    Bu ülke ve bu millet için çok emek sarf ettim ve çok cefakâr oldum.

    En temelde gladyoya karşı durmuş ve onu yıkmış bir insanım.
    Hak ve hakikatın yerini bulmasını başlatım ve icra olmasını sağladım. (1998 de bu icraatları yapacağımı önceden haber verdim. Bu sayede yıktığım terör süpürülebildi. Bu sayede üretim engelleri kırılabildi ve togg banttan inebildi. Bu sayede ergenekon zihniyeti kayıp etti ve sesi çıkamayan gerçek halk bugün konuşabiliyor, para kazanabiliyor, insan gibi işlerde çalışabiliyor, yani halkçılık varolabildi. Ve vesaire. )
    Hem yaşamsal hem insani bir modta.
    Benim işimde, alanımda hak yerini buldu. Hatta benim arkasında olduğum işler bugün hükümetin yüzünün akıdır. Diğer işleri pek başarılı yürütememişlerdir. Durum malumunuzdur. Doğrusu gündelik ülke ekonomisi konusunda da durumun kötüleşeceğine dair önceden cimer üzerinden uyarıda bulundum ama birebir gerekli değerlendirme yapılmadığı için ekonomik kaos engellenemedi. Halada ucu açık bir ekonomik kaos sürüyor. Benden açık bir şekilde destek istenirse bu konuda destek veririm. Kısa sürede sorunları çözeriz. Sadece bu konuda da değil, insanların şikayet ettiği diğer konularda da talep durumunda destek veririm. Yaşamsal desteklerim sadece çaresizliğin olduğu konularda idi. Ekonomi, hukuk, liyakat düzeni vb. konular başka. Dünya halleridir. Başkalarının da halledebileceği konulardır.

    Benim için,

    Hak yerini bulurmu bilmiyorum, durum böyle.

    (bulur bulur, onuda sağlıyorum :))

    (Not: parama ve icat ve bilgilerime konmak için, ülkeme ve milletimize faydam olamasın diye ve icatlarda, bilgide, güzel ve özellikli üretimlerde batı coğrafyalarını aşan olamasın, görülmesin diye bu saldırılara uğradım. Bunlar başlıca sebepler. Bunlar aynı zamanda ülkemize ve milletimize yönelik beşinci kol faaliyetleridir. Bunlar batı devletleri için çalışan ve orada yaşayanları başarılı insanlar diye, bilim insanları diye sıralamalara koyarlar, dünyaya duyururlar, nobel mobel ödülleri verirler, ama onların ülkesinde yaşamak istemeyen, dünyayı, onlarıda dahil insanlığı önemsememezlik etmeden, ülkesini ve milletini öncelikli önemseyen ve öncelikle milletinin ve devletinin  işlerini rayına koymak isteyen onların eziği büzüğü olmayan insanlara karşı eskiden beri, bilinen bilinmeyen tüm insanlara karşı hain ve ahlaksız bu ve buna benzer saldırıları yürütüyorlar. Bana da bu sorunları yaşattılar. Ama düşündükleri gibi muvaffak olmadılar. Ve adeta ilahi diyebileceğimiz bir darbeyle giderek daha çok batıyorlar. Ben öyle bir süreç görüyorum. Ben çok insancıl bir insanım ama bunların tüm ikiz kulelerinin yıkılmasına ve içinde ölmelerinr üzülmemek gerekir. Çünkü bizlere ve insanlığa karşı durumları bu. Bu sitede yazdığım şeyleri yapıyorlar. Bu eskiden beri sürekli amelleri. Milletimiz ve insanlık, lütfen kendimizi, dostumuzu ve düşmanımızı bilelim. ülkenin ve milletin, dünyanın ve insanlığın kendi hakkı ve hakikatı ile yaşaması, baharlarını var edebilmeleri ve baharlarında yaşayabilmesi için gerekenleri yapmaya çalıştım. Ve bu konuda yardım edeceğimi 1998 yıllarında bir insanın temsiliyetinde dile getirdim.)

    (Bazı icatlarım ve ilk üretildikleri yerler;

    Aşağıdaki icatlar bana aittir.

    1997 ve 1998 yıllarında Ürettiğim bilgilerden;

    Dişlerin yeniden çıkartılması, dişlerin çene kemiğine vidalanması (diş implantları) ve kameradan göz üretmek ile ilgili fikirler ve icatlar bana aittir. çalışmalar ve üretimler ilk olarak ingilterede yapıldı.

    Ölülerden kol, bacak gibi uzuv nakli , ciltten kulak zarı yapılması ve jet motorları ile çalışan uçan daire şeklindeki hava aracı icadı bana aittir. üretimi türkiyede yapıldı. Başka ülkelerde de yapıldımı bilmiyorum.

    Bitkilerin birbirine dönüştürülmesi ile bitki verimliliği sağlanması fikri bana aittir. gdo yöntemi ile üretim yapıldı. Bu fikri ilk değerlendiren ülkeyi bilmiyorum. Ama bu özelliğe sahip tohumlar konusunda başı israil çekiyor.

    Diğer sözel bilgilerde çeşitli yerlere gönderilmiş. Benden elde ettikleri ülkeye dair beşeri yapı, toplum ve devlet özellikleri bilgileri kritik oldu. Bu bilgilere göre özellikleri hedef alan iç dış politikalar yapılabiliyor.

    2013 yılında da ölü organları canlandırma cihazlarını icat ettim. Bu icat da icadımdan 10 ay kadar sonra avusturalya fiziki olarak üretmiş oldu. Ayrıca ilk defa ben, ölü canlandırma makinelerinin yapılabileceğinden söz ettim.
    Aynı yıl mısır piramitlerinin eritilmiş kumdan yapılmış olabileceğinden bahsettim.

    2022 yılında bitkilerden çok ciddi faydaları olan bir ilaç-çay ürettim. İlk kendim ürettim ve denedim. Bu ilaçla ilgili bilgileri facebook sayfamda, faydasını gördüğüm şifalı bitkiler, başlığı altında yayınladım.

    Ayrıca cep telefonlarında ilk çoklu-çift hatlı cep telefonu üretme fikri de bana ait. Bu fikrimi bir telefon konuşmamda anlattım. Çift hatlı telefonlar daha sonra ortaya çıktı. Bu üretimin benim fikrimden üretilip üretilmediğini bilmiyorum.

    Ürettiğim bilgilerle ilgili taleplerim karşılanmadığı gibi saldırıyada uğradım. Sağlığı bozan ağır maddelere ve kötü muameleye maruz kaldım. Maddeler bana haince, gizlice verildi.
    Ancak şimdilerde önemli ölçüde sağlığıma kavuşabildim.
    Ben öncelikle ülkemize, halkımıza faydam olsun diyordum. Öyle düşünenlerinde başına iş geliyor bu ülke de tabi. Ve daha kötüsü devlet, devlet görevlileri bu konuda hiç rahatlarını bozmadılar.
    Bende devlete şikayet etmekten, bildirmekten hariç ne yapabilirim, bilmiyorum.)

    Yaşadığım/Yaşadığımız Sorunun detaylı anlatımı;

    (bu yazı yaklaşık 23 mobil sayfadır. En altta bulunan facebook yazılarımda yaklaşık 22 mobil sayfadır. Yani bu yazının toplamı yaklaşık 45-50 mobil sayfadır.)

    Bu yazı-belge ayrıca, bilgi paylaşımı, şikâyet, ihbar, suç duyurusu ve aynı zamanda terörle mücadeledir. Teröre, zararlı casuslara, hainlere ve zararlılara karşı bir tepki, bir reflekstir. 

    Bu konuda önce konuyu pek açmadan cimer mesajlarını yazdım. Sonra whatsapp mesajları ile konuyu biraz açtım, sonra diğer yazılar ve e maillerle konuyu tam açmış, detayları ile yazmış oldum. 

    Önemli olan konuyu dile getirebilmiş olmam olduğunu düşündüğüm için, yazıyı doğal yazmış olduğum haliyle paylaştım.

    Paylaşımdaki öncelikli maksadım, bu meseleyi halk a götürmek ve birazda internetin adaletine başvurmaktır.

    Ancak Aldığım bilgiye göre, suçluların suçlu olduğuna dair mahkeme kararı olmadan, isimlerin bulunduğu şekli ile bir belge-yazı yayınlamak hukuki olarak sorun olurmuş. Yani şahıslar hukukun varlık amacını suistimal edebilirlermiş. 

    Bu sebepten, belli bir çerçevede veya hukuk sistemine, kurumlara başvurarak devletin varlığının aktif olmasını, devlet davranış ve kişiliğini engelleyen paralel amaç ve çabaların son bulmasını sağlamaya çalışacağım.

    ………

    Şuan itibarı ile hem milli fayda gereği ve hemde gerçekçi bir şekilde hak yerini bulsun diye, bu belgedeki suçlu, tanık ve diğer bazı isimleri belgeden çıkararak bu belgeyi yayınlamaya karar verdim. Bu şekildeki hak arayışı ve fayda yaratma çabası kurallara da uygunmuş. 

    Milletimizin devletinin kararları, kişiliği, ondan beklenebilecekler işler olsun da varsın haklarımı devlete, millete hibe edeyim. 

    Devlet, kanunlardır, yönetmeliklerdir, varlık amacına uygun şeylerdir. Bunların hiç birinde zararlı, haksız şeyler bulunmaz, bunları talimat etmez. Zararlı veya haksız şeyler yapanlar, ya bireysel yada organize suçlulardır, zararlılardır, paralel unsurlardır.

    Ayrıca önsöz isimli bir sayfalık bir belge ile de, milli konu-taslak 6, belgesini, yani bu belgeyi, yazıdaki isimler gizlenmiş haliyle internette yayınlamayı düşündüğümü, bu konuda devletin bir diyeceği olup olmadığını, bir sakıncası olup olmadığını da bodrum/muğla emniyeti aracılığı ile devlete sordum.  Doğrusu milletimiz ve devletimiz için de çok faydalı olur.  Belki ülkemiz, eskiden beri oluşturulmuş bu iletlerden, ihanet unsurlarından kurtulur. Olay, ülkeye yaşatmış oldukları şeylerin bana da yansımış olmasıdır. Bu belgede anlatıklarım hepimiz ile ilgilidir, hepimizin yaşadığı veya etkilendiği yapılan zararlı şeylerdir.

    ……….

    (gönderdiğim emaillerde ve belgede tüm  bu yazıların hemen hemen tamamını göndermiştim)

    E-mailler kısmı;

    Bu konu ile ilgili, milli savunma bakanlığımızdan ve msb bakanımızdan destek bekliyorum.

    Ayrıca bilgilendirme olarakta bu e maili size gönderiyorum.

    Sorunla ilgilenebilirseniz memnun olurum.

    Konu bir casusluk, terör ve ihanet unsurları saldırısı ile ilgilidir.

    iyi günler.

    icadım olan ve muhbir şükriye k……m a hediye ettiğim uçan daire şeklindeki hava aracı projesinin de üretildiğini bir askeri pilot ile bir sivil pilotun tanıklığından ve tarifinden biliyorum. 2004 ve 2015 yıllarından. 2004 yıllarında o zaman askeri pilotun uçan daireyi anlatmasına genel kurmay hemen yasaklama getirdi.

    Bu projeyi de batılılar nasıl Türkiye ye kullandırtmışlar bilmiyorum doğrusu. Geri almasalar iyi. (Belki abd’nin-batılıların türkiyedeki iştiraki olarak üretiliyor. Belkide ihanet-terör odakları sahiplerinede kritik bir durumda ihanet edip bu icadı yüksek paralar karşılığında gizlice türkiyeye satmışlardır. Bu yazıda da anlattığım durumlar varken, öylece türkiyeye bırakmış olmalarına kanaatim yok. ) Bir yarasa uçağın bile fiyatı 2-3 milyar dolarken bu icadın da ticari değeri çok yüksek.

    Bilgilerim, icatlarım benim emeğimdir. Devlette herkes emeğinin karşılığını almıyor mu.

    Casus, terörist, ihanet unsurlarını anladım da , devlet nasıl bunlara eşlik ediyor onu anlamış değilim. Bu durumda bazı memur ve yöneticiler bunlarla iş birliği yapıyor, hainlik yapıyor demektir.

    Buradan duyuruyorum, devletler talep ederse fikri projelerimi onlara satarım. Böylece hepsi ile ilgili telif haklarını-ödemelerini üreticilerden, devletlerden alabilirler. Fikirlerim gasp edildi, sahiplik hakları hala bende.

    Bilgilerinize sunarım, iyi günler

    …..

    Bu email aşağıdaki şekli ile , karakollara, akp li mehmet m…………… e, chp li selin s…………. b………… ye, chp li kemal kılıçdaroğlu na ve cumhurbaşkanlığına da gönderilmiştir. Cimer mesajları kısmı bodrum ve kızıltepe cumhuriyet başsavcılıklarına ulaşmıştı.

    Efendim ülkeye ve millete yönelik sorunların yansıdığı bir bilim insanı olarak sorunumu sizinlede paylaşmak istiyorum.

    Desteğiniz ne olabilirse makbule geçer. Ve bu öncelikle ülke ve millet için çaba olmuş olur.

    Not olarak belirtmek isterimki haklı ve kolay taleplerim karşılanmazsa ve konu teşhir olmazsa, hediye ettiğim icadı da türkiyeden alacaklardır. Konu bu belgede yazılıdır.

    Bu konuda değerlendirmenizi de okumak isterim.

    İyi günler

    Android için Outlook edinin

    Kimden: ömer emir c…………..<i…a@hotmail.com>

    Gönderildi: 4 Temmuz 2022 Pazartesi 12:05

    Kime: t…a@hotmail.com <t….a@hotmail.com>; iletisim@zaferpartisi.org.tr <iletisim@zaferpartisi.org.tr>; bilgi@iyiparti.org.tr <bilgi@iyiparti.org.tr>; iletisim@gelecekpartisi.org.tr <iletisim@gelecekpartisi.org.tr>

    Konu: Bir sorunla ilgili destek talebi-bu e mailin bir kopyası ek te yer almaktadır.

    Bir sorunla ilgili destek talebi

    Bu yazıyı detaylar kayıp olmasın diye temize çekmedim. Yaklaşık 10 sayfalık bir yazıdır.

    Merhaba, değerli kurum ve parti yetkilileri;

    Ülke ve millet düşmanlığının olduğu bir sorun yaşadım. Ve bu konuda, konuyu ihbar, şikâyet etmek, insanlara teşhir etmek, kurumlara bildirmek gibi veya haklarıma kavuşmamın sağlanması için gerekenleri yapmak gibi konularda mümkün olabilecek yardım istiyorum.

    Bu e mail de casusluk, terör ve ihanet mensuplarının ülkeye, millete ve bu çerçevede insanlara, beşerî kaynaklara, yetenekli insanlara karşı casusluk, zehirleme ve kötü muamele eylemlerine bir örnek olay anlatılmaktadır. Bu unsurlar aynı zamanda kurumlarla bağlantı kurmuş veya kurumlarda bulunmuş olabilirler.

    Benim gözümde, ülke ve millet sevgisi ve duygusu taşıyan insan bu konuyu es geçmez diyorum. Bu konuda çaba sarf edenleri şahsen taktir ederim. Bu her seferinde birimizin hedef alındığı, hepimizin meselesi. 

    Ben, zarar görenler için olduğu kadar, ülke ve millet için de bu konu ile ilgili elimden gelen çabayı sarf ettim.

    Bu konuda, kurumların, partilerin ve kurumsal kişilerin destek olmasını bekliyorum.

    Bu konuda sizden destek istiyorum. Ne yapabilirseniz faydalı olur.

    Amacı aynı olanların birbirine destek olması gereklidir.

    Hak yerini bulsa ben bir gaziyim. Hatta sadece sivil olarak değil, bir devlet millet adamı olarak görülerek saldırıya uğradım.

    Ülkemizin ve milletimizin gün yüzü görebilmesi için bu konuda elden gelen çabayı sarf etmek gerektiğini düşünüyorum.

    Bazı yazışmalarla konuyu anlatmaya çalışmıştım. Bu yazışmaları bu e mailde bir araya getirdim. Bunlardan konuyu ve olanları anlamaya çalışırsanız iyi olur.

    Bu konuyu daha önce, ekrem imamoğlu na, chp ye, cimere ve jandarmaya bildirmeye çalışmıştım. 

    Ayrıca bu konuda bana yardım edecek partinin ülke ve milletle ilgili samimiyetine inanırım da, üyesi de olurum, desteklerim de. Bu düşüncemi de not olarak belirtmek isterim.

    Talebim, param, görevli gazilik unvanım ve tezkeremdir.

    ilgilenirseniz mutlu olurum.

    Not: Bu e maili ak partiye de gönderebilirseniz iyi olabilir, belki değerlendirirler.

    iyi günler

    ….

    Destek istemek amaçlı istanbul b.b. başkanı sayın ekrem i……………….. özel kalemine ve chp merkezine gönderdiğim yazılarla birlikte detayların bulunduğu e mail;

    Bu e maildeki konu sayın i……………… na ulaşabilir mi ve bu konuda bana yardımcı olur mu?

    Bu maili chp ye gönderdiğim gibi size iletiyorum.

    Kurumsal bir insan bu konu ile ilgilenirse sorunum çözülür. 

    Konu, türkiye ile ilgili beşeri kaynak olduğumun düşünülmesi sebebi ile beni hayattan düşürme çabalarıdır. 

    Bu konuda, bana karşı casusluk yapılması, gizlice zararlı maddeler verilmesi, eziyet ve haksızlıklar yapılması şeklinde yürütülmüş bir sorundur.

    Detaylar aşağıdaki yazıda yer almaktadır.

    İyi günler

    Android için Outlook edinin

    Kimden: ömer emir c……………..<i….a@hotmail.com>

    Gönderildi: 24 Haziran 2022 Cuma 18:46

    Kime: t….a@hotmail.com <t…..a@hotmail.com>; chp@chp.org.tr <chp@chp.org.tr>

    Konu: Bu e mailim ile ilgilenecekmisiniz, bana cevap verecekmisiniz? Sizde sessiz kalmayın lütfen. Bu konu hepimiz ile ilgili.

    Chp nin ve chp başkanlığının dikkatine,

    Pek değerli chp mensupları ve başkanı, bir konuda sizin yardımınıza ihtiyacım var. Ve bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum.

    Ben , mar2948379584 üyelik numarası ile chp mensubuyum.

    Sayın chp başkanlığı, ben 1998 li yıllarda bir casusluk faaliyetine maruz kaldım. Benden bilgiler, icatlar elde edilmesi ve ağır antisağlık maddelerinin bana gizlice verilmesi ile zehirlendim.

    Ben icatlarımla, duymayanların duymasını, görmeyenlerin görmesini, dişleri olmayanların diş sahibi olmalarını, uzuvları olmayanların yeniden , kol, bacak, kulak , burun gibi uzuv sahibi olmalarını, dünyada yeni bitki türlerinin olmasını ve verimli olmasını sağladım, insanlığın hayali olan jet motorları ile çalışan bir uçan daireyi icat ettim . 

    Ve birçok sözel bilgide ürettim.

    Uğramadığım kötü ve sapıkça saldırı kalmadı. 

    Öldürülmeye çalışıldım. Normalde çaresi olmayan zehirlemelerle zehirlendim.

    Olayın detaylarını bir e mailde toplamıştım. O e maili olduğu gibi aşağıya kopyalıyorum.

    Ben hep modern ve atatürkçü düşüncede bir insandım. Ve bu zaman itibarı ile chp nin bir üyesiyim. 

    Ben ve yine chp li olan kız arkadaşım saldırıya uğradık. Ve ben hiçbir zaman ruhumu şeytana satmadım .

    Bu sözlerimin sebebinin detaylarını aşağıda görebilirsiniz.

    Chp başkanlığından isteğim, icatlarımı alanların paramı vermelerini sağlamasıdır.

    Bu emailde yazdıklarım, olayda kullanılan muhbirden veya cevap verirlerse, mit, askeri istihbarat veya emniyet istihbaratından teyit edilebilir. Yazdıklarımdan fazlası var, azı yok.

    Bu tür olayların çözümlenebilmesi, bilinmesi, bu tür saldırgan yapılara karşı panzehirdir. Bu email herkes tarafından okunabilmesi, kişisel güvenlik ve ülke ve millet meseleleri için faydalı olur. Bu olayda kişilere zarar verilmesi, haksızlık yapılması ve vatana , millete kötü şekilde ihanet var. Lütfen sessiz kalmayalım ve bu konuyu teşhir edebildiğimiz kadar teşhir edelim. Bu aynı zamanda malum fetö terörü uzantıları dahil her türlü terörün siyasi ve kamusal uzantılarına karşı da panzehirdir.

    Benim söz konusu yapılardan isteğim, sadece paramın ödenmesidir. 

    Bu konuyu araştırırsanız ve talebimin mevcut olmasını sağlarsanız memnun olurum.

    Bu konuyu çeşitli kurumlara iletmeye çalıştım. Ancak konu ile ilgili sessiz kaldılar. Ben yok sayılıyorum, olay yok sayılıyor. Durumu anlıyorum tabi.

    Bu odaklar hep gizlenerek kaçmışlar ama bu sefer yakalandılar. Bunlar, terör, casusluk ve ihanet odağıdır. Bunu net biliyorum. 

    Sorularınız olursa cevaplarım.

    Olumlu , olumsuz bana araştırma neticeniz olarak cevap yazarsanız memnun olurum.

    Bilmelisiniz ki bu , aynı zamanda chp mantığı, dünya görüşü olanlara bir saldırı idi.

    Konu detaylarını aşağıda bilgilerinize sunuyorum.

    Muhbir şükriye k…………m (k…………m kızlık soyismi) ın bilgileri, doğum yeri, bozarmut köyü

    , yatağan , muğla

    Baba ismi, m…………  k……………..

    Şükriye  k……………m, şuanda bodrum ilçesinde ikamet ediyormuş.

    Benim şimdiki adım , ömer emir c………..

    Eski ismim , umran c…………..

    Bu e mailde, terör örgütünün bana saldırılarını cimer mesajları ile şikayet etmiş olmam ve şikayetimi değerlendireceklerini söyleyen Muğla jandarma terörle mücadeleye whatsapp ile gönderdiğim detay bilgiler bulunmaktadır.

    Cimer mesajları kısmı;

    Cimer mesajları-konu

    (Cimer mesaj numaraları ; 2104824098 , 2104833523 , 2105235231  )

    Merhaba,

    Ben 1990 lı yılların sonlarında şuanda kck ve fetö olarak bilinen terör örgütlerinin saldırısına maruz kaldım.

    Ben, devletçi, atatürkçü, laik görüşte bir insanım. O zamanlar beni bir süre takip ettirmeleri, çeşitli oyunlar oynayarak habersiz olduğum konularla emniyetle sorunlar yaşamamı sağlamaya çalışmaları, ancak bu şekilde muvaffak olamayınca istihbarat marifetiyle, gizlice bana zararlı madde vermeleri söz konusu oldu. Bu zehirli, kimyevi madelerden ağır travmalar yaşadım. Bu maddeleri, kandırdıkları, onada gizlice madde verdikleri ve iğfal ettikleri o zamanlar kız arkadaşım olan şükriye k…………….. eliyle bana gizlice verdirmişler. Bana anti sağlık maddeleri verildiği tedavi olduğum doktorlar tarafındanda teyit edilmiştir. Bu örgüt üyeleri o zamanlar devlet yapıları ile bağ kurmuş veya devlet yapılarına sızmış durumdaydılar. Bizzat terör unsurları oldukları halde insanlara iftiralar atarak devlet imkanlarını kullanarak ve tutuklanmama imkanı elde ederek insanları mağdur ediyorlardı. Ben dinci ve bölücü terörün karşısında bir düşüncede olan bir insandım. Bana saldırma sebepleri kendi düşüncelerinde olmamam ve karşı olmamdı. Şuanda da chp üyesiyim. Onların muhbiri olan kız arkadaşım da chp li idi. Onada zarar vermeleri ve kullanmaları söz konusu olmuş.

    Bu zehirlenmeden dolayı %80 engelli oldum. Hem psikolojik olarak ve hem fiziksel olarak çok zarar gördüm.

    Bu konuda terör mağduru olan sivillere sağlanan haklardan yararlanmak istiyorum. Yani bana hem nakdi yardım yapılmasını ve hemde maaş bağlanmasını istiyorum. Sağlık durumum sebebi ile haklarımı savunmam veya mucadele edebilmem mümkün değil. Bu konuda bir şikayette bile bulunamadım. Bana saldırı kaynağını zaman içinde öğrenebildim. Haklarımı almak konusunda buraya yazmaktan başka bir şey yapmaya imkanım yok. Bu özel durumumu dikkate alarak haklarımın bana ulaşmasını sağlarsanız memnun olurum. Yani gerekli iş işlemleri lütfen ilgili kurumlar yürütsün.

    Olayı teyit etmeniz açısından şükriye k…………… ın adresi; bozarmut köyü, yatağan,  muğla

    Ülkeme ve millete sevdamdan dolayı saldırıya uğradım ve ağır sorunlar yaşadım. Hala sağlık ve maddi sorunlar yaşamaya devam ediyorum. Umarım bu sorunlarımı biraz hafifletirsiniz. En azından bu telafi edici konuda hak yerini bulmalı. Yardımcı olursanız mutlu olurum.

    Merhaba,

    Cimer den başvurum ile aile ve sosyal hizmetler bakanlığına iletilen, 2104824098 nolu başvuruma ek olarak;

    Söz konusu örgütler bana karşı sürekli kendilerini övme ve haklı faliyetler yürütenler olarak gösterme çabası sarf ediyorlardı. Örgüt üyesi olan muhbir k…………….. da sürekli bölücülüğü ve terör yapısında dinciliği övmekteydi. Ve bunlara katılmamı ısrarla söylemekteydi. Bana adeta ilaçlı-zarlı maddeli empoze uyguluyordu. Ama ben hiç bir zaman ülke, millet, ilke ve inklapların yolundan ayrılmadım. Ben çok gençtim, saftım ve masumdum. Politika, örgütler ve benzeri şeyleri sadece televizyonlardan biliyordum. Bu konuda çok sığdım. Dinci ve bölücü terör unsurlarının o zamanlar ülkeyi sarıp sarmaladığı ve hatta insanlar için tehdit oluşturabileceği aklımın ucundan geçmezdi. Bu unsurlar kullandıkları kendi muhbirlerine bile zararlı madde verebilen ve iğfal edebilen, kandırabilen sırf kendilerinden olmadığı ve olmayacağı için mahsum insanlara kötü zararlar verebilen terörist unsurlardı. Mağdur olmamdan sonraki senelerde ne kadar insanı mağdur ettiklerini daha çok duydum ve gördüm. Bunların hiç bir kanunu kuralı yoktu, son derece iğrenç, zalim ve sapık davranışları olan zararlılardı. Bizzat muhbirleri türklerden ve türkiyeden nefret ettiğini çok söylerdi. insan ve insanlık düşmanı idi. Bu durumlarından dolayı ben ona hasta gözü ile bakıyordum. Onu normalleştirmeye çalışıyordum. Oysaki teröristmiş. Bu durumları onunla bağım koptuktan ve hastanelik duruma geldikten sonra öğrendim, anladım. Önceleri acaba kendim mi hastalanıyorum dedim, zehirlendiğimi olaydan bir kaç sene sonra öğrendim. Bana zararlı madde verdiğini ve zararlı terör unsuru olduğunu ondan teyit ettim. Zaten sonra bitkisel hayat gibi bir duruma duştum ve hataneye yatırıldım. Tutuklanmamak için kendilerini başka türlü gösterme ve iftira atmaya çalışmalarına karşı dikkatli olunuz. Şükriye k…………….. çok yalancı ve iftiracı bir karaktere sahip. O zamanlar bazı memurlarla veya kurumlarla bağ kurup zararlı şeyler yapabiliyorlardı. Onları terör olarak tescillediği için ve operasyonlarla onları ortadan kaldırdığı için sayın cumhurbaşkanına şükürler olsun. Şükriye k…………….. pkk terör örgütüne katılmayı istediğini söylüyordu. Benim de katılmamı söylüyordu hatta bana empoze etmeye çalışıyordu. Bana karşı oyunlar oluşturup emniyetle sorunlar yaşamamı sağlamaya çalışanlarda aynı şeyleri yapmaya çalışmıştı. Ancak emniyet durumu fark edip bana sorun çıkarmamıştı. Sonra bu gizlice zehirleme süreçleri söz konusu etmişlerdi.

    Allaha şükür ki muvaffak olamadılar.

    Bu iki mesajımdaki bilgiler ile, haklarıma kavuşmamı sağlarsanız iyi olur. Gerekli başvuru, iş, işlemleri memurlarınıza veya avukatlarınıza yaptırırsanız iyi olur. Zira benim bu mesajları yazmaktan başka yapabileceğim bir şey yok. Ben çalışamaz ve ağır engelli ibaresi olan %80 engelli kalmış bir insanım. Resmi işlemleri ise hiç bilmiyorum.

    Bu özel durumum çerçevesinde bana yardımcı olursanız iyi olur.

    Şimdiden yardımlarınız için teşekkürler.

    2104824098 nolu başvuru mesajıma 2. Ek;

    Beni mağdur eden terör örgütleri, ayrıca geleceğimide ve iş hayatımıda bire bir engellemiştir.

    O zamanlar memurluk sınavından yüksek puan aldım. Bu puanla rahatlıkla memurluğa yerleşebilecekken şükriye k……………. memurluğa başvurmamamı söyledi ve bu konuda da duygusal bağımı istismar etti. Bende bu yüzden başvurmadım. Ayrıca bana askere gitmememi söylüyordu. Bu konularda ısrarcı ve baskıcı idi. Ayrıca kendi çapımda ekonomik faaliyetlerde bulunmamı ki bunlar çok kazançlı olabilecekken engellediler. Yoksa kolaylıkla şuanda milyonluk insandım. Bu hususları onunlada konuşmuştum. Zehirlenmenin etkisi ile davranışlarına ve kötü niyetine karşı etkisiz kalıyordum. Onu doğru görmüyordum, ama onun dediği oluyordu. Yaptığı zehirlemeyle birlikte sapkınca davranışlar sergilemeye başlıyor, hakaret ve aşağılama çabasında oluyordu. Bunlar ona uyum sağlamadığım için sergilediği davranışlardı. Yani zaman geçtikçe, sonlara doğru, muallanın fantazilerini görmeye başladık, maalesef. (Bu son cümleyi Açık bir film ismi-iması ile söylüyorum )

    O ülkeden, milletten ve türklerden nefret ettiğini söylerdi ve benimde aynı düşüncelerde olmamı ısrarla sağlamaya çalışırdı. Bense tam tersi düşüncede idim. Rezil ve iğrenç bir teröristti.

    3 mesajdan oluşan bu başvurumun emniyetçe veya savcılıkça, ihbar veya suç duyurusu olarak da değerlendirilmesini istiyorum. Bu mesajlarımı bu amaçlada ilgili birimlere bildirirseniz memnun olurum. Belki bu teröristler hak ettikleri cazaları bulurlar.

    Şükriye k……………… kötü ve zararlı bir karakterdi. İnsandan ve iyi şeylerden nefret ederdi, bunu söylerdi de. Benimde onun gibi düşünmemi ısrarla sağlayaya çalışan bir zararlıydı , bir terördü.

    Büyük devletimizin ve görevlilerinin, uğradığım bu mağduriyetin bazı konularda hafiflemesi için ülkemizin, milletimizin bu konularda sağladığı desteklerden yararlanmak, yararlandırılmak istiyorum.

    Ben ülkeme ve milletimize çok korucu duygularla yaşadım. Ülkeye ve millete hakkım helaldır. Bu konularda, bu terör örgütlerine karşı çok mücadele ve emek sarf ettim. Bunu o terör unsurlarıda biliyor.

    Ülkeme sevdam onları çıldırtıyordu, bu yüzden bana karşı çok acımasız olmuşlardı.

    Bunlar gerçekler. Bu 3 mesajla bilginize sunuyorum.

    Ayrıca bu örgütün yabancılar için zararlı casusluk da yapmaları sözkonusudur.

    Bu olaydaki terörist şükriye k…………….. ile aynı okulda okuduk. Bursa nın ilçesinde , karacabey meslek yüksek okulunda okuduk. Orda arkadaş olduk. Ve okuldan sonra muğlanın bodrum ilçesinde görüşmeye devam ettik. Yıl 1997-1999 du. O , bilgisayarlı muhasebe bölümünde okuyordu. Ben gümrük işletme bölümünde okuyordum. Bodrumda onunla görüştüğümüz sırada, bodrum ortaköu semtindeki şule a……….. veya a………. muhasebe bürosunda çalışıyordu.

    Whatsapp yazısı kısmı;

    – Konuyu araştıran kurumla (muğla jandarma terörle mücadele birimi) telefon konuşmasında anlattığım detaylar;

    Gizli/istihbarat şeklinde yürütülen eylemlerde pek kanıt ve şahit bulmak zordur, ama bu terör saldırısının ciddi kanıtlarıda vardır.

    Doktor tarafından anti sağlık maddelerine maruz kaldığım teyit edilmiştir.

    Bana madde mi verdin diye sorduğumda, evet anlamında şeyler söyledi, Ve

    Şükriye k…………… a, neden bana zararlı madde verdin diye sorduğumda, bana para için yaptığını söylemiştir.

    Bana, onlar ne dediyse onu yaptım demiştir.

    Bana oyunlar oynadığını ve zarar verdiğini söylemiştir. Pişman olduğunu söylemiştir.

    Ancak pişmanlık gereği olarak itirafta bulunmamıştır.

    Ancak ondan parça parça bilgiler almam mümkün olmuştur.

    Bir karakol şükriye k…………… ın bir yerlerle bağlantılı olduğunu, şükriye k…………… ın arkadaşına ve arkadaşının babasına söylemişti.

    Okulda şükriye k…………… için bu terör bağlantıları sebebi ile orospu diyorlardı.

    Ben bu durumlarını bilmiyordum.

    Ona kendisine neden küfürlü söz söylendiğini sordum, iftira ve küfür ettiklerini söyledi. Durumunu söylemedi.

    Ayrıca şükriye k…………….. ın kaldığı evin kirası çalıştığı muhasebe bürosundan aldığı maaş kadardı. O şekilde geçinmesi mümkün değildi. Ona bu durumuda sordum , gerçekçi olmayan şeyler söylemişti. Ben o zamanlar herhalde dediği gibidir demiştim.

    Ayrıca şükriye nin bodrum da ilk tuttuğu evde muğla lı olan aysun ismindeki bir ev arkadaşı vardı. Aysun bana şükriyenin bana zarar vereceğini söylemişti. Ama açık konuşmamıştı. Yani onun sıradan bir insan olma durumu olmadığını, zararlı yapılarla bağlantılı olduğunu biliyordu. Bunu ima etmişti.

    Daha öncede bu konuyla ilgili şikayet çabam oldu, ancak sağlık durumumun kötü olmasından dolayı ne ben konuyu sağlıklı anlatabildim nede doğru dürüst bir araştırma yapılabildi.

    Konuyu araştıran kuruma (muğla jandarma tem. Yıl:2021) Whatsapp mesajları-detaylar

    [29/11/2021 08:55] Ömer Emir (Umran) C………: Komutanım merhaba,

    Ben ömer emir c………. kızıltepe mardin den. Şükriye k……………… ile ilgili şikayetim olmuştu. Sizinle telefonda görüşmüştük.

    Ayrıca şükriye k………………. ın terör suçunuda iyice irdeleyip ortaya çıkarırsanız ve bana göndereceğiniz bilgilendirme yazısına yazarsanız iyi olur. Öyleki bende bu belge ile valiliğe başvurup, terör mağduru sivillere verilen haklardan yararlanayım. Hiç bir zaman size olmayan bir şey yazmadım ve söylemedim, bundan emin olun. Dolayısı ile şükriye k…………….. bu suçları işlemiştir.

    iyi günler.

    [29/11 09:26] Ömer Emir (Umran) C…………: Komutanım birde şükriye k………………. dan yaptığı casusluğuda sorun bir zahmet. Aldığı bilgilerin ve icatların ne olduğunu ve onlara ne yaptığınıda sorun bir zahmet.

    [29/11 23:52] Ömer Emir (Umran) C…………: Not: olayın büyük çoğunluğu halikarnas sitesi/ortaköy/bodrum/muğla da geçmişti.

    Şükriye orda ev tutmuştu, bende 3-4 ayda bir onun yanına gidiyordum. Daha doğrusu bana verdiği bağımlılık yapan madde alma vakti gelince onunda yanına çağırması ile yanına gidiyordum.

    Bana madde verdiğinden haberim yoktu.

    Verdiği maddelerle casusluk yapmak amacı ile adeta beynimi kusturuyordu.

    Bir yandan sağlık dengemi bozan maddeler veriyordu ve bir yandanda konuşturma maddeleri veriyordu.

    Bu durumlarıda ona sorabilirsiniz.

    Ayrıca ona suç işletenler, ona dediğimizi yaparsan evlenmenizi sağlarız diyerek kandırmış olabilirler.

    Ona, maddeler zarar vermeyecek , umran a zarar vermeyeceğiz, yardım edeceğiz demiş olabilirler.

    Ona, terörist faaliyetler yapki umran durumu anlarsa ona terör saldırdı zannetsin gibi ters söylemlerle ve şükriye ye oynadıkları oyunlarla, onu terörist olarak kullanmış, zehirleme yaptırmış ve suç işletmişlerdir. 

    Onlar gerçek terör, casus ve zararlıydılar.

    Ayrıca şükriye ye, neden bana madde verdin diye sorduğumda, bana para için yaptığını da söylemişti.

    Detay bilgiler olarak bunlarıda yazayım dedim.

    [30/11 00:34] Ömer Emir (Umran) C…………: Ayrıca bu terör ve zararlı casusluk örgütünün çocuklarada zararlı maddeler verdiklerine dair ipuçları var.

    Ben şahsen de çocukkende bunların zararlı maddelerine maruz kaldığımı düşünüyorum. Buna dair Kendim için kuvvetli kanıtlarım var. Bunlar bu şekilde toplum ve şahıs yönetimi yapmaya çalışıyorlar. Zehirledikleri insanları, dengeleri bozulduğu için daha kolay yönetebiliyor ve yönlendirebiliyorlar. Ve saldırı ve oyunlarına daha kolay maruz kalabiliyorlar. Zehirledikleri insanları, hayattan düşürebildikleri gibi, onlardan bilgiler elde etmek, terörist olarak kullanmak ve benzeri amaçlarını gerçekleştirmek için şahıslara politikalar uygulayabiliyorlar. 

    Ben bu teröristlerin içini dışını gördüm ve anladım. Bunlar kesinlikle yok edilmesi gereken unsurlar. Bunlar elinde silah olan teröristlerden daha zararlılar.

    Bu örgüte yönelik derinlemesine bir araştırma ülkemiz ve insanlar için çok faydalı olur diye düşünüyorum.

    [30/11 16:21] Ömer Emir (Umran) C………….: Araştırmada faydalı olabilir diye, bazı detayları daha yazmak istiyorum.

    Bu örgüt bazı kurumlarla ve memurlarlada bağlantı kurduğuna ve bu sayede devlet imkanlarınıda bana karşı kullanmaya çalıştığına dairde izlenimlerim var.

    Bunlar zararlı memurları veya yanıltmayla diğer memurlarıda insanlara karşı kullanabiliyorlar.

    Örneğin terör örgütlerine hedef aldıkları kişi üzerine gölge yaptırıp, yani kişileri sanki kendileri ile alakası, tanışıklığı varmış gibi gösterip, memurları, kurumları gözaltı yapmaya, kişileri rahatsız etmeye ve kötü muamele yapmaya yönlendirebiliyorlar.

    Devletten kötü muamele gören, zarar gören teröre taraf olur, devlet millet kaygısı duymaz, faydalı olmaz, mantığını, politikasını yürütmeye çalışıyorlar. Böylece onlara bu hainlikler nedir diyende olmaz. Fetö nün ülke milletle ilgili insanları nasıl hedef aldıkları malumdur . Milletin, ülkenin dirençlerini de hedef alıyorlar.

    Ben şahsen bu tür oyunlarada maruz kaldım.

    Üniversite yıllarımın sonlarına doğru, terör örgütü benim sorun yaşamam için beni hedef almış, bana karşı aktif olmuştu.

    Aynı zamanlarda m…… in beni takip ettiği bilgisi, bir polis memuru tarafından söylenmişti. Ve bir yandan bulunduğum karacabey deki emniyetin anlamsız kötü muamelesi başlamıştı.

    Benim üzerimde siyasi gölge oluşturmaya çalışan kişiler o zamanın hadep veya dehap olan partisi ile alakalı muş doğumlu giyasettin u………… ve hadep veya dehap ın karacabey parti başkanı olan Abdullah ismindeki kişiler ve yanlarındaki 2 kişi idi. Ben o yapıyı tanımıyordum. Bir anda bana karşı sorun oluşturmak üzere aktif olmuşlardı ve bana sorun olmak için çevremdeki öğrenci arkadaşlarımı kullanıyorlardı. Yani yürütmeye çalıştıkları bir kumpastı. Başımı belalara sokmak için uğraşmışlardı. Benim siyasi görüşüm de hiç bir zaman onlarla aynı olmadı, ben devletçi, milletçi ve insancıl bir insandım. Ve henüz 20 li yaşlardaydım, 1976 doğumluyum. Böyle sorunlu karışık şeylere aklımda ermezdi. Onlardan olmadığım için şükriye k……………. ın bağlantılı olduğu bu terör örgütü ile bana saldırıyorlardı. 

    Mesela bir oyunlarında sorun olan suç işlemiş olan iki arkadaşım yerine bir polis suç mahalinde olmadığım halde onlarla bir yerde göründüğüm için gelip sadece benim ismimi yazıp gidebilirsiniz dedi ve onların ismini falan da yazmadı, sonra da onlara bir şey diyen olmadı. Kalkıp bana suç, sorun yazmaları, saldırmaya kılıf dosya üretmeleri söz konusu olduğu görülüyor. Herhalde o iki arkadaşım da onların elemanı idi. Sorun oluşturup benim de o sorunlarda görünmemi sağlamaya çalışıyorlardı. Bu oyunları çeşitli konularda da gördüm. Yeterki insan sorunlu bir yerde görünsün istiyorlar. Bu konuda da insanın arkadaşlarını kullanıyorlar. Veya alakasız durumları insana yapıştırıyorlar, insana sorun oluşturmaya bahane arıyorlar. Ve o zamanlar bu durumlara çok yabancı kalmıştım. Herşey bana sorun edilmeye çalışılıyordu, buna anlam verememiştim, insanı hedef alıyorlar. İnsanın gerçekten bir suçu olsa savcılıklar, mahkemeler var. Bunlar insanlara namusuzluk yapmaya kendilerince kılıflar oluşturmaya çalışıyorlar.

    Şükriye k…………… ın verdiği maddelerden psikolojim bozulmuş bir durumda ve onunla sorun yaşadığım bir zamanda kıbrıs a gittim. Orda kardeşlerim okuyordu. Tanıdığım bir nakliye arabası ile gittim. Kıbrıs limanında bir gümrük memuru ile maruz kaldığım casusluk maddelerinin zararları sebebi ile dolaylı sorun yaşadım. Bu sorunu yaşamış olmamın sebebi maddelerden dolayı dengemin bozulmuş olması idi. Büyütülecek bir durum değildi ama liman polisleri bana saldırdı. Ve dayak yedim. Olayın bu kısmı adi bir olay durumu ama olayın devamı bazı devlet imkanlarını ve memurlarını kullanan bu terör ve casusluk örgütünün bana karşı amacı ve yönlendirmesi ile yürütüldü. Beni mahkemeye verdiler, bana polisi dövdüm diye kabul ettirdiler ve beni lefkoşe cezaevine attırdılar. Bunu bir polis oyunu ile yaptılar. Yıl 1999 un ya kasım ayıydı ya aralık ayıydı.

    Cezaevinde kötü muamele gördüm ve bana vişne suyu kutusunda kötü bir madde içirdiler. Şükriye k………….. da ısrarla bana bir vişne suyu görünümünde bir madde içirmeye çalışmıştı. Onun elinden , vişne suyunu sevmediğim için içmemiştim ama cezaevinde o zararlı maddeyi bana içirdiler.

    Bu durumlardan bu örgütün devlet yapıları ile bağlantısı olduğunu görüyoruz.

    Ben o yıllarda konserlere, eğlencelere giden zere kadar siyasi yapılarla alakası olmayan bir insandım.

    Gelin görün ki beni mağdur ettikleri hale bakın.

    Ben ülkem için üretmek ve faydalı şeyler yapmak isteyen bir insandım. İşte bana saldırma sebepleri buydu.

    Beni yurtdışına veya terörizme kanalize edemiyorlardı. Böyle oluncada önümü kesmek için ve bilgilerimi almak için beni zehirlediler.

    Ben terör mağduru bir sivilim, yani sivil bir gaziyim.

    Ülkeme yönelik düşmanlıklar bana yönelmişti.

    Sözüme itibar edilmesini istiyorum. Sözüm, ifadem teröristlerin ifadesinden veya inkarından daha değerli olmalıdır. Buna dikkat talep ediyorum.

    Bu çerçevede, sivil gazilik haklarından yararlanabilmem için özellikle terörist faaliyetin varlığının bana gönderilecek yazıda belirtilmesini talep ediyorum. Bu teyit terörist itiraf ettirilerek de yapılabilir veya terörist tutuklanmamak için teröristliğini itiraf etmezse bile ifademe itibar edilip lehimde kurum, memur kanaati belirtilmesini istiyorum.

    ifadelerim karşılık bulmazsa gerekirse bu kadını itiraf ettirmek ve bu terör örgütünü tüm detayları ile teşhir ettirmek için müge anlı televizyon programına da başvururum.

    Mutlaka hak yerini bulmalıdır.

    Ben bunun için çok ısrarcı ve mücadeleci bir insanım.

    Teröristlerin içini dışını ortaya dökeceğinize eminim.

    Lütfen olayı ortaya çıkarmak ve net olarak ne olduğunu öğrenmek için gerektiği kadar irdeleyin ve gerekli baskıyı yapın.

    Neticede göreceğiniz, dediklerimin hepsinin doğru olduğunu göreceksiniz.

    iyi günler.

    [1/12 09:17] Ömer Emir (Umran) C………….: Bu olup bitenleri ilerde youtubede da anlatmayı ve bir kitabada dönüştürmeyi de düşünüyorum.

    Ağır suçları, teröristlikleri ve zararlı casuslukları kettum ve cezasız kalmamalı. Kim var kim yok tüm şebekeleri ortaya dökülmelidir.

    Ben bunlarla mücadele edebilirim.

    [1/12 11:20] Ömer Emir (Umran) C………….: Bu örgüt casuslukta yaptığı için bence istihbaratınızda bu konu ile ilgilenmelidir.

    Ben, bitki verimliliği sağlayan gdo fikrinin, dişlerin çene kemiğine vidalanmasının ve projesini şükriye k……………. a hediye ettiğim hava aracı icatlarınında sahibiyim. Biyonik-kamera göz ve insan dişinin yeniden çıkartılması fikirleri de bana ait. Kulak zarının insan cildinden üretilebileceği fikri ile kadavradan sakat insanlara uzuv-kol bacak nakli yapılabileceği fikirleri de bana ait. Çok sözel bilgide ürettim. İcatlarımın hepsi üretildi, sözel bilgilerimde değerlendirildi ve gelecekle ilgili tüm bilgilendirmelerim, uyarılarım ve öngörülerim mevcut oldu. Türkiye de yapay göller, nehirler ve tasarımlı mağaralar üretmekten bahsettim. Görüldüğü kadarı ile bunlar insanlardan aldıkları toplum ve ülke bilgilerini de zararlı amaçlarla dışarıya satıyorlar.

    O zamanlar ilk defa atatürk ün öldürüldüğünü söyleyen insan da bendim. Ve bu bilgi ile o zamanlar bu konuda bir devlet araştırması yapıldı ve bu bilgiyi teyit eden bulgulara rastlandı. Bu cinayetin de bu odakların veya bu odakları oluşturanların bir cinayeti olduğunu söylersem sanırım yanılmış olmam.

    [1/12 11:28] Ömer Emir (Umran) C………….: Bunlar hedef aldıkları insanları ya terörize edecekler, ya yurtdışına gönderecekler yada hayattan düşürecekler bu durumları vardır. insana ülkesinde normal yaşayabilme hakkı tanımıyorlar ve bir kurtulma yoluda bırakmıyorlar. İnsanı öldürmeye de kast ediyorlar.

    İnsana zarar vererek özel bilgilerini de elde ediyorlar.

    Utanmazlar, hedef aldıkları insanlarla ilgili durum bu olduğu halde, ellerinden geldiğince insana suçlayıcı davranışlar sergiliyorlar, insana zarar vermeye kendilerince kılıf bulmaya ve oluşturmaya da çalışıyorlar. Başkalarını da bu oyunları ile yanıltmaya çalışıyorlar. Namussuzlukları ortada.

    Her şeyden önce yanlış insanların böyle bilgiler üretme potansiyeli olmaz.

    [1/12 11:32] Ömer Emir (Umran) C………….: Beşerî kaynakları da hedef alıyorlar. Ülkenin kendi kaynaklarından, zekasından, olabilecek başarısından mahrum ediyorlar.

    Ülkedeki herkes pislik olsun istiyorlar.

    Pislikleri devlete toplamaya, baş yapmaya çalışıyorlar.

    Bir detay ve zehirlemenin sebep olduğu sağlık sorunları;

    Gizlice verdikleri maddeler sağlığı bozması ile birlikte bağımlılıkta yapıyordu. Madde yoksunluğu yaşıyordum ve çağırması ile onun yanına gidiyordum.

    Giderek ailemle ilişkilerim bozuluyordu ve yanlızlaşıyordum. Gitgide psikolojim daha çok bozuluyordu ve hayatım kötüleşiyordu.

    Giderek daha ağır maddeler vermişlerdi ve verilen maddeler sağlığı büsbütün bozmaya başlamıştı.

    Sonra ağır bedensel ve beyinsel hastalıklar, travmalar ve krizler, alevlenme dönemleri yaşamaya başlamıştım. Verdikleri sinir maddeleri ilede sinir sistemim de bozulmuştu. Kişisel bakımımı, banyomu bile yapamaz olmuştum. Basur bölgemde zehirlemeden dolayı ağır hastalıklar oluşmuştu. Dişlerim çürümeye başlamıştı.

    Traş olamaz olmuştum. Nerdeyse sokaktaki bir deliye dönmüştüm.

    Burnum sürekli akar olmuştu. Lavabomu ihtiyaclarımı tutamaz olmuştum. sinirle içim dışıma çıkıyordu.

    Tüm vucut kaslarımda ağrılar, yanmalar oluşmuştu. Halsizlikten ve güçsüzlükten hareket edemez, ayakta duramaz olmuştum.

    Yürüyemez olmuştum, yürüdüğümde, dizimden aşağı kas dokularım ağrır ve sertleşirdi, ayaklarımı his edemez olurdum.

    Tüm vucudum uyuşmuştu.

    Bir çok psikolojik hastalık ve sinirsel hasasiyet yaşamıştım.

    Cilt hastalıkları yaşamıştım.

    Saç tellerim bile zayıflamıştı.

    Yüzüm gözüm her yerim kararmıştı adeta.

    Geçen zamanı algılayamıyordum. Yön duygum kayıp olmuştu.

    Olanları hatırlayamıyordum. Sadece kötü bir şekilde acı çekiyordum.

    Yoğun olarak dişlerimde çürüdü.

    Bu zehirlemelerin tıpta çareside yok.

    Bu zehirlemelere maruz kalanlar, artık acı çekmemek için ya intihar ediyorlar, yada ömür boyu kötü durumda yaşıyorlar.

    Zehirlemeden dolayı Gözlerim yakını ve uzağı artık göremezde olmuştu.

    Aşırı sigara ve çay, kahve içer olmuştum.

    Vucudumda iltihaplı sivilcelerde oluşmaya başlamıştı.

    Cinsel sağlığım, aktivitelerimde bozulmuştu.

    Düşünsel sağlığımda bozulmuştu.

    Vucudum halsiz düşene kadar hiç uyuyamaz olmuştum.

    Vucudumda çok hararetde vardı.

    Verdikleri bazı madde süreçlerinde çıldırış tarzı durumlar yaşarken, sonlara doğru verdikleri maddelerle ağır çöküntüler ve travmalar yaşamıştım.

    Dil de tüylenme hastalığınıda yaşadım.

    Sessiz konuşmamı, düşünmeyi durduramaz da oldum.

    Araba süremez oldum.

    Tüm hastalıklar birlikte oluştu ve giderek ağırlaştı.

    Bu örgütün ben ilkokul yaşlarındayken de bana zararlı madde vermiş olma ihtimali var. Buna dairde kuvvetli bulgular var.

    Baştan sona kadar maddeler ne etkiler ve hastalıklar yaratıyor idiyse hep o etkiler ve hastalıklarla yaşadım. Kendi yapımla, karaterimle ve doğal halimle yaşayabilme mümkünatım olmadı. Yani on yıllarca kendim olarak yaşayamadım. 

    Bu zehirlemeye karşı hastanenin pek yapabildiği bir şey yok. Çünkü bu zehirlemelerin tıbben çaresi yok. 

    Ben bu yoğun ve zamana yayılan zehirlemenin zararlarını ve etkilerini hem bedenen ve hem beynen yaşadım. Yani zehirlemeye bağlı etkiler yaşadım. Hastanede bu konuda bana hiç bilgilendirme yapılmadı ve hep başka başka tanılar yazıldı. psikratride yazılan tanılar hiç bir zaman bana uyumlu tanı olmadı. ilk götürüldüğüm psikyatri doktoru dicle tıp fakültesindeki, fetö dan tutuklanan aytekin s……….. dı. Haliyle o kadar yoğun sorunlarıma karşı rehberlik etmesi ve bana ve aileme bilgilendirme yapması söz konusu olmazdı. Ben ısrar edince ancak bana anti sağlık maddeleri verildiği bilgisini verdi.

    Şükriye k…………….. beni zehirledikçe açık bir şekilde apocu olduğunu söylemeye başlamıştı. Israrla dağa gidelim diyordu. Türklerden ve türkiyeden nefret ettiğini söylerdi. İnsanlardan da nefret ettiğini söylerdi. Benim açımdan bir terörist ve türk düşmanı olduğu açık hale gelmişti. Ve sırf bu sebeplerden ondan ayrılmak, uzaklaşmak istedim. Ancak verdiği maddelerden sağlığım bozulduğu için ve verdiği maddeler bağımlılık yaptığı için ondan uzaklaşamıyordum. Onun elinde bir esir olmuştum. Bir pislik olduğunu beni zehirledikten ve esir haline getirdikten sonra ortaya çıkarmaya başlamıştı.

    Şükriye k………………. kendi söylem ve hareketleri ile , ve suçları ile apaçık ve azgın bir teröristi. Bu durumlarını açıkça söyleyebiliyordu ve bu şekilde davranıyordu. Şükriye k……………….. ile kck unsuru giyasettin u………….. ın bana karşı ve beni terörize etmek konusundaki söylemleri aynı idi. Söz konusu benim gibi ülkesine ve millete hayran bir insan olunca bu söylemleri çok anlamsız ve alakasızdı. Ama bu çabaları oldu. Ülkeme olabilecek faydalarımı engellemek üzere terör odaklarından bu tür talimatlar aldıkları görülüyor. Ve ben bu çerçevede kötü bir terör saldırısına maruz kaldım.

    Şükriye k……………….. ın teröristiği ve türk düşmanlığı o kadar keskin ve iğreçti ki, ben onun rum kökenli olabileceğini düşünmüştüm.

    Belki de ona bu söylemleri ve davranışları yaptıran onu düşürüp kullananlardı. 

    Şükriye k……………….. bir devlet kurumu ile bağlantılı olduğunu söylerse, bu kesinlikle o kurumdaki kck, fetö, ihanet odağı, terör yapısıdır.

    Diğer yazılar kısmı;

    Affedersiniz ama Bunlar beyine, psikolojiye ve aynı zamanda amma, siki , göte, bedene maddelerle zarar vererek bu sapıkça hainliklerini yapıyorlar.

    Şükriye k………………, ayrıca bana , para getir , burda tanıdığım şirketler var, onlarla ortak olmanı sağlarım diyerek, istediği kayda değer para miktarı ile beni parasal olarakta dolandırmaya çalışmıştı.

    Benim devletin ilgileneceği bir durumum olmadığı gibi, bana yapılanlar kesinlikle teröristlikti. Bana yönelik söylemleri ve amelleride apaçık ortadadır. Devlete zamanında sızmış olan bu yapılar bir yandan devlet kurumlarını insanların aleyhinde kulanabiliyorlardı ve bir yandanda kck-pkk terör yapılarını insanlara karşı kullanıyorlardı. Ben bu nitelikteki bir terör yapısının şahsa özel saldırısına maruz kaldım. Tek sebep ciddi bir devletçi olmam ve ülkeme faydalarım olabilecek olması idi. Ve saf ve iyi bir insandım. 

    Muhtemelen orada gizli kameralarla bizim müstehcen görüntülerimizi de izleyip kayda almışlardır.

    Durum bu anlattığım şekilde olmuştur.

    Ayrıca muhbir şükriye k……………. , Onunla arkadaşlığımdan önce maddeye maruz kalmış, arkadaşlığım sırasında da maddelere ve iğrenç oyunlarına maruz kalmış ve madde verilerek iğfal edilmiş, ona herşeyi kayıp ettirilerek kötüleştirilmiş, patır patır suç işler hale getirilmiş bir insan olduğunu sonradan anladım. Yani bu şekilde bir durumu var.

    şükriye karaçam ın bu meselede esas derdi neydi diye sorarsanız, anladığım ve yorumum şudur; şükriye zarar görmüştü, zarar gördüğü bataklığı cezalandırmak ve kurutmak-etkisiz hale getirmek için, kısmen bilinçli-algısal ve kısmende yaşamsal-oluşsal, beni bu bataklığa çekmeye çalıştıki onları tasfiye edeyim, bataklıkları kurutayım. Gerçektende sadece iki sebepten biri niteliğinde olan, bireysel zarar görmemden dolayı katti seviyede bir mücadele yürüttüm ve öyle bir seviyede(mutlak) güç uyguladım. (Mutlak güç kelimesini yazmamın sebebi bir tanımdır. Haklı ve hakikatlı olanın muhakkak muvaffak olduğu anlamında mutlak kelimesini yazdım. Bu açıklamayıda yazayımda fitnekâr hainler kelimeleri cımbızlayıp insanları aldatmak-namusuzlaştırmak üzere konuyu başka tarafa çekmesinler, kullanmasınlar. Bunların çokça yaptığı şey çünkü. Milleti, insanları keriz gibi görüyorlar bu namusuz zararlılar.) Şükriyenin ülke temsiliyetinde millete verdiğim tüm sözleri yerine getirdim, ve diğer tüm gerekenleri başarı ile sonuçlandırdım. Süreçler önceden belittiğim renkte işlemiş ve sonuçlanmıştır. Meselele konu içinde konu diyebileceğimiz türdendi. Bazen bir şahsın genel sorunlardan bağımsız olmayan ve temsili nitelikte derdi, bazı konular ülke ve milletin çaresiz kaldığı konular, bazen insanlığın çaresizlikleri, bazen güvenlik, bazen milletin maddi konuları, bazen yaşam ve insan hakkında istenen bilgiler, bazen devletlerin allah var mı yok mu sorusuna gerçek cevab için ilgileneceğimi söylemem, istenen ve bilinen ve bilinmeyen her şeye cevap vermiş olmam, millete sorun olan güvenlik sorunları ve üretim engellerine karşı mücadelelerim ve bunların hepsini önceden bir şekilde bildirerek sağlam bir şekilde yapmış olmam ve dünyaya, insanlığa, ülkeye, millete nice olağanüstü faydam.

    ne yaptıysam kendim için yaptım. Benim yapım itibarı ile her seferinde ancak bunu yaparım. Bugün dünyada, değiştirilmiş ve gdo lu ürün diye bilinen sebze, meyve yemeyen yoktur. Dişi olmadıyında yada yaşlandığında diş implantları yaptırmayacak kimse yoktur. Ve diğer en hayati, kritik çaresizliklere ve ülkemizde her türlü terörün etkisiz hale gelmesi benim sayemdedir. Boşuna ben, ben benim demedim. Bana sormuşlardı da. Varlığım, icatlarım, bilgilerim ve mukavemetim karşısında şaşkın ve çaresiz kaldıklarında sormuşlardı sen kimsin diye, bir nevi insan mısın diye, bütün hayatımı gözetim altında tuttukları halde. Bu, devletin adeta komutanları olmuş ihanet odakları. Bunlar öyle hunhar ki, bir güvenlik memuru bile beni iki kelime dinlemeye korkar olmuş, bu ihanet odaklarının millete, görevlilere ve yöneticilere saldığı, yarattığı korku. Görmedim, duymadım, bilmiyorum durumunda olmak zorunda kalıyorlar. İhanet odaklarını az çok bilseler de onları apaçık öğrenmeleri başlarına hainlerden kaynaklı sorun getirebileceğini düşünüyorlar. İhanet odakları bu şekilde düzen kurmuştu. Ama şunu söyleyeyim, insanlar haksız değil. Çünkü bunlar berbat ve her yerdeki tüm imkânları kullanabiliyorlardı. Ülkede çoğu bilinmeyen öldürdükleri ve eziyet ettikleri her çevreden insanları düşünün. Liderlerden komutanlara, memurlardan sivillere, basın mensuplarından iş insanlarına, çoluk çocuk, genç yaşlı demeden ve kötüleştirdikleri hepimizin hayatı-kaderi. Ama bu sefer onlar ve örgütleri öldü. Düşürüp bana karşı kullandıkları kadına, bana oyna, demiştim. Bu seferde böyle oldu saysınlar. Zaten çok açık ve net uyarmıştım. Tabi çöpler zekasız olur, her zaman kumar masasına oturmaması gerektiğini bilmez, kafası basmaz. Batılıların bu yüzden kayıp ettikleri zannetiklerinden fazlasıdır. Bu da bende kalsın.

    neyse,

    Geldiğim bu 2023 yılı itibarı ile artık kişisel bir yaşam yaşıyorum. 21 mart 2023 tarihi itibarı ile de bir tekstil firmasında da keyifle çalışıyorum. Diyebilirimki baharıma varabildim ve onu yaşıyorum. Çok huzurlu, gururlu ve mutluyum.

    ……………..

    Şükriye k……………… kadercilik oyunu oynadığı gibi bazı örgütlere taraf olduğunu söylemesi kendince oyunlar oynaması olabilir. Zarar görüyor olduğum için olabilecek tepkimi yönetmeye, yönlendirmeye çalışmıştır. Onlar beşerî kaynaklara zarar veren casus teröristlerdi. 

    Zehirleme, casusluk ve kötü muamele .

    Benden aldıkları icatlardan ticari değeri olanları hep yurtdışına götürmüşler. Mesela diş implantları. İnsan üzerinde denenmesi gereken ve ticari yani parasal geri dönüşü olmayanları Türkiye de denettiler. Mesela kadavradan uzuv nakili.

    Orada, bana gizlice verilen maddelerden ve yapılan casusluktan kendimi kötü hisetmem sebebi ile bir uyarıda da bulundum.

    Zarar görürsem ve bana saldıranlar devletlerin imkanları ile zarar veriyorsa, dünyada ülkelerde iç ayaklanmaların olacağını, savaşların olacağını, ekonomik sorunların olacağını, kadınlara ve çocuklara karşı kötülüklerin , şiddetin oluşacağını, artacağını, dünyada ekonomik sorunların olacağını, dünyada kötülüklerin artacağını bir uyarı olarak söyledim. 

    İcatlarım gibi uyarılarımın da hepsi dünyada mevcut oldu.

    Ayrıca, hiçbir şeyle alakam olmadığını, bana zarar verilmesi durumunda dünyada kötülüklerin ve sorunların artacağını, kadınlara, çocuklara, zayıflara karşı şiddettin artacağını, dünyada ekonomik sorunların olacağını, savaşların olacağını, iç ayaklanmaların olacağını , hiçbir şeyin eskisi gibi devam etmeyeceğini söylemiştim . Bu konuda uyarıda bulunmuştum. Ayrıca fetö gibi terör yapılarını kastederek dincilerin türkiye yönetimini ele geçirmek üzere olduklarını, pkk nin kurumsallaşmaya doğru gittiğini de söylemiştim. Ben bırakırsam türkiye düşer demiştim. İcatlarım gibi, uyarılarımda dünyada mevcut oldu. 

    Ayrıca ürettiğim bilgilerin birileri tarafından kullanılması durumunda bana o zamanın dolar kuru ile toplamda 12 milyon dolar ödeme yapması gerektiğini söyledim. Herhangi bir itirazları olmadığı gibi, her istediğin olur dediler. Ve bilgiler değerlendirildi. Sadece diş implantlarının yıllık cirosu 10 milyar dolardan fazladır. Hem yüksek fayda hem de yüksek ticari değerler yarattım. Benim parama , icatlarıma ve bilgilerime konmaya çalışmamaları gerekirdi. Bu paradan bir payı şükriye k…………….. a da vermeyi düşünüyordum. Duygularım gereği ve yardım amaçlı.

    Dünya etme bulma dünyası ise , onlar imkânlarını kullandıkları devletler için kötü kader oluşturdular . Ve bu kötü kader dünyaya da sirayet etti. Ama zaman geçtikçe olumsuzluklar, bu saldırıyı yapan ülkelerde yoğunlaşacaktır. Bir çaba sarf edilmezse. 

    Dünya yaşamında hak ve hakikat esaslardandır. Yaşam buna göre de şekil alır.

    Sorunlar yaşadığım süreçte , yapılanların bir ihanet olduğunu ve ölmezde sağ kalırsam , bu ihaneti ortaya çıkaracağımı söyledim.

    Onlara beyinleri hala donduruyor musunuz dedim, köle beyinler oluşturuyormusunuz dedim. Çocukken madde verdikleri insanlara tekrar madde verip casusluk yapmalarını kastetmişim.

    Bizden birileri kayıp oluyordu, ne yapıyorsunuz onları böyle kenarlarda köşelerde öldürüyor musunuz. hayattan düşürüyor musunuz dedim . 

    Hain iflah olmaz dedim. Bunların öyle kalmayacağını söyledim.

    Kalmadı da, kalmamaya devam da ediyor.

    Ben casusluk faaliyetinden ve maddelere maruz kaldığımdan haberdar değildim. Ancak algısal olarak bir gariplik, terslik seziyordum. Bu algı ile bilgiler ürettiğim o zamanın askerliğimden sayılması gerektiğini de o zaman söylemiştim. Ben ülkeyi, milleti ve kendimi bilirim. 

    Şükriye k…………….. a beni soran zararlılar, hainler var mı dedim, yok dedi. Bu konuda dikkatli olmasını söyledim. Ancak durum bu.

    Ülkenin kendi icatları ile bile ticari değeri olan üretimlerine izin verilmiyor. 

    Ben tek başıma Türkiye’yi ve halkını dünyanın en kaliteli ve rahat yaşamı olan bir ülke haline getirebilirdim. Aynı faydayı dünya içinde yapardım. Buna dair duygular taşıdım ve dile getirmişliğim de oldu. Bunu duymuşlardır ve buna dair kabiliyetimi, ciddiyetimi gördüler.

    Ama ilkokul yıllarında ve gençlik yıllarımda verdikleri kötü maddelerin zararı ile yaşadım. Hep madde etkilerini yaşadım. Kendi karakterimi yaşayamadım, kendi doğamı yaşayamadım. 

    Bunların insanlara saldırma sebepleri ve şekilleri bu iken, kurumları, memurları ve insanları hedef aldıkları kişilere karşı düşmanca amaçlarla kullanmak ve yönlendirmek için ve bu terör, ihanet ve casusluk faaliyetleri ortaya çıkmasın diye hedef aldıkları şahısların sözlerini cımbızlamaları, maddelerle ve oyunlarla sakıncalı sözler söylemeleri konusunda zorlanmaları ve fiili suçlarada bulaştırılmaya çalışmaları söz konusudur. Hem devlet ve millet düşmanıdırlar ve hemde bu tür oyunlarla devletin ve millettin imkânlarını kullanabiliyorlar. Bana da bu tür oyunlar oynamaya çalıştılar.

    Bu tür zararları gizlice insanlara verip, karadedeler olayı gibi cinler ruhlar yaptı demeye getiriyorlar . Bu tür çabaları da vardı.

    Bu terörisler, insanlara zarar vermelerinin gerçek sebeplerini kurumlardan, memurlardan ve insanlardan saklamaktadırlar. İnsanlara suçlar oluşturma veya iftira etme, sebep oldukları veya oluşturdukları konuşmaları veya sözlerin cımbızlanarak bahane gösterilmesi veya kürt insanlar için zarar gören kürt tür önemsemeyin gibi hak hukukun ve bunların tasfiyesinin, engellenmesinin yürümeyeceği çabalar sarf etmektedirler. Bunların bir türk e de, türklere ve devlete de verdikleri zarar ortadadır. Zaten asıl meseleleri de bu ya. Bu sebeplerden nitelikli, niteliksiz ve benim gibi saflara saldırıyorlar. Yoksa her yerde rahat yaşardım, buna mümkünatım vardı. Maruz kaldığım ve uğraşmak zorunda kaldığım şeylere bakın. Alacaklarım konusu bile şu durumda. Bana göre bu çok ayıplı bir durum. Ama yadırgamıyorum, herkes bu teröristlerden çok korkuyor. Haksız da değiller, bunu biliyorum. Ama çare bu değil, korkmak, kötüleşmek veya bunların istediği gibi davranmak değil. Neyse, ya öyle ya böyle bu konu hakkaniyetle neticelenecektir. Bunlar altı üstü düşürülmüş yani çocuklukta, ergenlikte tecavüzlere uğratılmış üç-beş yumuşak zibidi. Bunun böyle olduğuna dair bu yazıda bir-iki örnek de var. Zaten hain, terörist başka ne olacak ki. Hainliğin ve terörizmin karakteri bu. Neyse, maalesef diyelim. Çünkü bazı insanları böyle kötü durumlara düşürmekeri ve bu şekilde terörize etmeleri, kötüleştirmeleri, hainlaştırma durumları söz konusu. Çoğu şahıslar gidip kendiliğinden terörist, hain olmuyor. Buna sebep olan, bunu oluşturan namusuzlar var. Onlarında durumu farklı değil, ama iyice şeytanileşmişler. Bunlar toplumun çürükleri olup, gah bu namusuzluklarla, gah terör örgütlerinin silahları ile ve gah bombalar patlatarak, insanlığa, milletimize, insanlara, çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek, sivil memur demeden zarar veren ölümlere, sakatlanmalara, travmalara sebep olan, hayatın kötüleşmesine, maddi, manevi, sağlık ve hüzür açısından zorlaşmasına sebep olan 3-5 tane namusuz diyebileceğimiz çürük. Sebep oldukları şeylere bakın. 1998 de bunlara; devletlerin, milletlerin, ibneliklerinizden, piçliklerinizden dolayı baş edemediği unsurlarsınız ki, hayat sizi önüme sürmüş, benim bakmam gereken durum olmuş. Ben bugüne kadar bu namusuzların 3 örgütünü devletlerin önüne atarak tasfiye edilmesine kaynaklık ettim. 2015-2016 daki fetö yü patlatma çalışmalarım, silinmemişse kurumların, özellikle tsk nin kayıtlarında duruyor. Herşeyden önce öfkem bu örgütü patlatmıştı. Ben bu örgütü, türkiyede ki illet yapı ne ise, onu patlatmak üzere çalıştım. Patladı ve adına fetö denildi. çalışmamı bitirdiğim günün akşamı patlama olmuştu. Ve bu pstlamayı, artık patlamaya hazır bir bombamız var ve 2-3 güne kadar patlayacak diyerek tsk ya bilgi vermiştim. 2-3 gün sürmedi, aynı günün akşamı patlama olmuştu. Bundan önceden haberdardık, çünkü oluşturduğum süreçti. Ve darbe oldu haberini duyduğumda hem şaşırmamış ve hemde balkonda çayımı sigaramı içmeye devam etmiştim. 1998 de onlara çoğunluğu soyut renginde imkânlarım ile onları vuracağımı söylemiştim. Çalışmalarımda hemen hemen her çalışma ve süreçleri önceden söylediğim ve haber verdiğim için soyut-manevi icraat ve çalışmalarımı da somutlaştırmış oldum. Aslında bu imkân ve çalışma şekline çok da soyut denilemez, daha çok nitelikli iş, işlem icraa etmem söz konusudur. Bunlar da önceden yaptığım ve dile getirdiğim tanımlamalardır. Diye bilirim ki var olan olumsuzlukların rengine göre, hesaplarım, yapacağım icraatlarım, çalışmalarım ve süreçlerim genel olarak önceden belli idi. Ve bu sebeplerlede, hem dünyada, hem ülkede neler olacağına dair ve hemde bu örgüt-zararlılara ve üretim engellerinr karşı çalışma ve süreçlere dair önceden net bilgiler paylaşmıştım. 1998 yılında. Ve verdiğim bilgiler kayıt altına alınmış olması ile birlikte, beni birebir dinleyen, bozarmut/yatağan/muğla doğumlu şükriye karaçam’da şahittir. Şükriye karaçam tüm konuşmalarıma ve o zaman da olanlara şahittir. Şükriye karaçam, hem bir hain-terörist, hem bir mağdur, hem bir suçlu, hem bir tanık-şahit ve hemde bir hain-sızma olarak da olsa bir devlet temsilcisi-görevlisi idi. Bu sebeplede devlet ve devletler her türlü sorumluluklarını yerine getirmelidirler. Devlet-ler Hem bunlara alet olmamalı, hem de vatandaşlar bunlarla muhattap olmak ve mücadele etmek durumun da kalmamalı. insanlarda-vatandaşlarda Bu özel durum, süreç ve imkânlar her zaman olmuyor, bu durumlarda vatandaşların hayatı kararıyor.

    ………….

    Daha önceki kız arkadaşım, aslen tunceli li kürt alevi kayseri li filiz ş………….. ismindeki kız arkadaşıma da madde vermeleri ve hadep veya dehap tarafından aleyhimde kullanılmasını sağlamaları ve ahlaki açıdan bedensel sorunlar yaşamasına sebep olmaları da yaptıkları şeylerden biridir.

    Daha sonra bu her iki kız arkadaşım ve ben de maddelerden hastanelik olduk ve sağlık sorunları yaşadık. Benim yaşadığım sağlık sorunları daha ağırdı tabi.

    Bunlar beşeri kaynakları hayattan düşüren, vatana ve millete karşı her türlü hainliği yapan, ve bunları yaparken yanıltma, aldatma ve yabancı ülkelerin koruması ile ülkemizin kurumlarını kullanan casus, terörist ve ihanet odağı mensuplarıdır.

    Bunları daha o zaman dile getirmiş ve her zaman bu tür yapıların olabilecek saldırılarından endişe duymuştum.

    İnsan , verdikleri maddeler yüzünden ellerinden kurtulamıyor, esir kalıyor. Ve adeta insanın gözünün içine baka baka zorbaca insana zarar veriyorlar.

    Güçlü karakterli insanlara da, zayıf insanlara da, ortalama düzeyde karakterli insanlara da bu anlattığım şekilde zarar veriyorlar. İnsanın,  çocuklarının ve ailesinin bunlara karşı hiçbir güvenliği yok. Şikayetlere rağmen tutuklanmıyorlar. Çocukların, insanların ve ailelerin devlette kayıt edilen bilgilerini ve istihbarat ile elde edilen bilgileri bunlar görebiliyor. Ve insanlara kendilerini göstermeden, istihbarat marifeti ile sorun oluyorlar. Zayıf bireyler ve toplum ve zayıf devlet olsun istiyorlar. Bu hepimizin varlığına saldırıdır.

    20 yıldan fazla bir süredir gördüğüm bu hainleri kurumlara bildirmeye çalışıyorum.

    Bu hainler bu ülkede tasfiye edilmedikçe, ülkenin ve insanlarının bir gram ışığı görebilmesi, kendi imkân ve olanakları ile rahat edebilmesi , ülkesinde huzur ile yaşayabilmesi asla söz konusu olmaz.

    Hastalıklara aşağıda bulunan linkte yer alan (faydasını gördüğüm şifalı bitkiler başlığı) çözümlerde buldum.

    (facebook, ömer emir umran c………… );

    https://www.facebook.com/profile.php?id=100076397433350

    2013 yılında ölü organları canlandırma cihazı ürettim. Ve ilerde belki bu mümkünatla ölü canlandırma makinelerini üretebiliriz dedim. Bu fikir bana ait. Ben icat ettikten 10 ay kadar sonra avusturalyada kalp kutusu adı verilen ve kalbi vucut dışında çalıştıran cihaz üretti. Ve ölü canlandırma makinelerinden bahsedildi. Detaylara kadar anlattığım şekilde cihaz üretildi ve fikirlerim tekrar edildi.

    Aynı zamanda mısır piramitlerinin asidik bir madde ile eritilmiş kumdan yapılmış olabileceğini söyledim. Bu konuda da bir süre sonra avusturya dan bir üniversite bu keşfi bilgimi tekrar etti. Bu bilgileri telefonların olduğu bir ortamda bir tanıdığıma anlattım. Bu bilgileri nasıl elde ettiklerini tam olarak bilmiyorum. Ama telefon dış dinlemesi yapmış olabileceklerini düşünüyorum. Bir tesadüf olduğunu zannetmiyorum.

    24.12.2020 tarihli ve 2005760309 nolu cimer mesajı ile bir öngörüde bulundum. (Ülke ve hükümet ile ilgili-gidişat hakkında, seçimler hakkında) Bu zaman (23.06.2022) itibarı ile ürettiğim bu öngörünün de mevcut olduğunu görüyoruz .

    Hep en iyi yaptığım iş bu oldu. İcatlar yapmak, bilgiler üretmek, keşifler yapmak ve çareler çözümler üretmek. Ve hep öncelikle ülkemiz ve milletimiz için faydalı şeyler üretmek duygusunda oldum. Ve bunu yaptım da . Ancak bu zararlılar gizlice bunları yaptı.

    Ben hep esaslı ve ciddi bir bilim insanı, fikir insanı oldum.

    Zararlılara karşı mücadele etmekte gerekli ve ciddi bir faydadır.

    Ayrıca, şükriye k…………….., imzamın nasıl olduğunu görmek istediğini söyleyerek bana boş bir a4 kağıdına imza da attırmıştı. Ben o kağıda yanlış değilsem 2 imza atmıştım. 

    Bu çete imzamın üstüne, ilaçları kendim bilerek içtiğimi veya ürettiğim bilgileri hibe ettiğim gibi yalan şeylerde yazabilirler. Kurumları, memurları ve insanları yanıltmaya dair çok oyunları oldu.

    Şükriye k………………. , ihbar etmesi gereken şeyleri yapanlardan oldu.

    Bu zararlı odak-unsurlar, ergenekon, kck, fetö yapılarının da kaynağıydı. Bunlar olmazsa yine imalatları olan pkk, dhkpc gibi yapılarda olmaz.

    Bu ülkede herkes güzel şeyler yapmak istemiştir ve bende.

    Gelin görün ki durum bu.

    Benim Sadece devlet imkân ve olanaklarının, kural ve düzeninin normal işlemesine ihtiyacım vardı. Ancak haksızlık, zorbalık ve zararlı amaçlar için kullanıldı.

    Şimdi devletin bunlara karşı pasifliği biter mi bilmiyorum.

    1997 ve 1998 yıllarında Ürettiğim bilgilerden;

    Dişlerin yeniden çıkartılması, dişlerin çene kemiğine vidalanması (diş implantları) ve kameradan göz üretmek ile ilgili çalışmalar ve üretimler ilk olarak ingilterede yapıldı.

    Ölülerden uzuv nakli , ciltten kulak zarı yapılması ve uçan daire şeklindeki hava aracı üretimi türkiyede yapıldı. Başka ülkelerde de yapıldımı bilmiyorum.

    Bitkilerin birbirine dönüştürülmesi ile bitki verimliliği sağlanması fikri gdo yöntemi ile yapıldı. Bu fikri ilk değerlendiren ülkeyi bilmiyorum. Ama bu özelliğe sahip tohumlar konusunda başı israil çekiyor. 

    Diğer sözel bilgilerde çeşitli yerlere gönderilmiş. Benden elde ettikleri beşeri yapı, toplum ve devlet özellikleri bilgileri kritik oldu. Bu bilgilere göre özellikleri hedef alan iç dış politikalar yapılabiliyor.

    Hangi güvenlik ve devlet kurumu bu ülkede bu yapılanları bilmiyor ve en azından bu olayı bilmiyor. Halktan insanlara bu yapılanlar çok ayıp. Halkı ve halktan insanları tüketmeye doymayanlar var.

    Devlet kimliği taşır, devlet diye güvenirsin, saygı gösterirsin, durumlarına, altlarından çıkan şeylere bakın. 

    Görevli , görevsiz, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek demeden kimseye güvenli hayat bırakmamışlar, bunlara göz yumanlar ve sessiz kalanlar. Bu ülkeye ve millette gerçek ihanettir.

    Şahsen ben bunu hiç yapamazdım.

    Bunlar fetö tarzı kurumlarda dağılmış, merkez kurumlarda oturmuş, insanlara, vatandaşlara karşı, memurlara ve diğer kurumlara bu hain talimatlarını özellikle tehditle verir yapıda mevzilenmiş oldukları görülüyor.

    Beden sağlığını ve psikolojik sağlığı bozan maddelerle, edepsizliklerle ve herkesin ve devletin düşmanca davranışlar sergilemesine sebep olarak insanları sindirmeye, tüketmeye çalışıyorlar. Maalesef tükenenler de çok. Bazı insanlar eziyetlere ve sorunlara son vermek için intihar bile ediyorlar. Yaşadıkları sorunların bu tür sebepleri olabileceğini bilseler vallahi ayakta dururlar. Bu durumları ortaya çıkarmak ve paylaşmak ayrıca önemli.

    Şimdi hainlerin bulunduğu kurumlar, kuruluşlar ve yapılar, orada bulunan hain miktarına ve amellerine paralel olarak dağılacaktır.

    İnsan, sorunlara, zararlılara neşter attı mı, bu çabada, istekte oldu mu, sanki sorunları ve zararlıları hem kendi çabası ve hem de yaşamsal eli ile tasfiye edebiliyor. Ergenekon, kck, fetö, şimdi bunlar, casus terörist ihanet odakları ve sonra bunların silahlı örgütleri.

    Bu konuda da işin rengini o zamanlar anlatmıştım, ne kadar sürebileceğini de. 

    Ülkemiz illetlerden kurtuldu sayabiliriz sanırım.

    Bu yazdıklarım hak ve hakikat değilse, araştırmasını, açıklamasını yaparak söyleyin. Hak ve hakikatsa ne bunlar?

    Konu araştırılıyor, mühbirin ifadesi alınıyor, bana geri dönüş yapılmıyor. Hatta başvurularımda yazdığım yeni cep telefonu numaram muhbire verilmiş. Başvuru belgem onun şebekesine ulaştı herhalde. Birde onları tutuklayan olsa, suçlar bariz ve ortada.

    Türkiye insanı rahat edemezsin, haklarını almaya alışmasın, ülke görülür olamasın, fayda bulamasın istiyorlar. Faydalı ve milyar milyar dolarlık ticari değer yaratmışım, faydası ve varlık değeri olmayan bir kripto paraları kadar değeri yok mu bunca emeğin. İnsanın haklarını mevcut etmek yerine birde kalkıp pislik, piçlik yapıyorlar. Sadece kendilerine güzeller, başka ülkelere, toplumlara, insanlara böyle pisliktirler.

    iyiliğimle ve insanlığımla yaşayabilmek için mücadele etmek zorunda kaldım, ağır yaralandım, olağanüstü bir çabayla kötülüğü yenmek mümkün oldu. Şimdi halkın her iyi, insan bireyi gibi gerçeklikte ve iyiliğimle, insanlığımla yaşamaya devam ediyorum.

    Devletin ve milletin imkânları hiç bir zaman bu zararlı casusların, teröristlerin, ihanet unsurlarının, zararlıların imkânı haline gelmemeliydi ve gelmemelide.

    Benim açımdan devlete ve millete bağlılığımdan ve sevgimden dolayı mecburi bir çalışma yaptım, yardım etmem gerektiğini düşündüm. Bunu dile getirdimde.

    Ancak bunlar işi hainliğe çevirdiler. Yani hainlik yaptılar. 

    Devlet millet işi diye, gizli kurumlar olabilir diye, basitçe sordum ama kimseyi veya kurumu çok sorgulamadım. Ürettiklerimin bir şekilde devlete ulaştığını biliyordum. Benim için sadece bilgilere ulaşanların karşıt unsurlar olmaması önemliydi. Sonuçta bunlar devlet kimliğini taşıyor. Ben sadece yapabileceklerimle ilgilendim ve kendimi kötü hisetmemin, sağlık sorunları yaşamaya başlamamın doğalmı yoksa bir sebebi veya bir etkilerinin olup olmadığını sordum.

    O esnada bu ilgili veya bir kurumun görevlisi olduğu anlaşılmış olan şükriye k………………… parasal ve askerlikle ilgili sözlerime veya taleplerime hiç itiraz etmedi ve bana her istediğin olur dedi. itiraz etseydi de hakkı olmazdı, devlet ve millet için harçadığım zamanım ve emeğim, yarattığım faydalar ve ticari değerler oldu ve Ben sözümle anlaşan bir insanım, karşı taraf devlet olunca insan rahatda olur, terslik de düşünmez. Bunlar insanların devlete olan güveninede zarar veriyorlar. Bunlar bir nevi çift taraflı olan sızma unsurlar olduğu görülüyor. Fetö nün kurumlara nasıl yayılmış olduğu, devlet kimliğini kullanarak teröristlik yaptıkları artık malumdur. Bunlarda bu tipsizler. Abdullah öcalan a da örgüt kurduran ve onu besleyen ihanet odakları, terör vesaire tipsizler.

    Bu konu devletin sorumlulukla ilgilenmesi gereken bir konu. Çünkü bu unsurlara devlet kimliği verilmiş. 

    Millet devlet der, tamam der. Nerden bilsin başka başka durumları. O kısım devletin sorumluluğunda. Ve ben bu anlatıklarımda da, olan durumda da görüldüğü üzere bir görev gazisiyim. Uğruna ağır yaralandığım devletin sorumlulukları ile biraz ilgili olmasını beklerim. Ben görevimi tam ve samimiyetle yaptım. Devletin veya kurumların da yapması gereken görev çok değil. Gerekenler formalitelere bağlanmamalı. Gerçekler dikkate alınmalı. Ben böyle bir konuda ve maddi imkansızlıkta, nasıl bir avukat tutayım ve formaliteleri nasıl mevcut edeyim. Bu konunun bu anlattığım şekilde olduğu enazından artık ilgili kurumların bilgisi dahilindedir. 

    En fazla durumu ortaya koymaktan başka, haklarım için ayrıca mücadele etmem, masraf yapmam gerekmemeliydi. Ben bu millet ve bu devlet için aynı zamanda bir fedaiydim. Bizzat bu sözlerim o zamanki konuşmalarımda da var.

    Suçlu, zararlı, düşman unsurların ağzına bakmamalı, onlar tutuklanmamak için herşeyi söyleyebilirler. 

    Durum böyle.

    Ben her dava için bir avukat tutamam, mahkeme mahkeme dolaşamam, sonuç için yıllarca bekleyemem. Bu tür unsurlar ortalıkta dolaşabiliyorsa ve bu tür sorunlar oluşturabiliyorlarsa, tedbirler alınmıyorsa, tutuklanmiyorlarsa insanlara böyle zarar verebiliyorlarsa, tabiki Devletin durumun özeline uygun değerlendirme yapması gerekir. Gerek hakların karşılanması, gerek bunların tutuklanması ve bu tür unsurlara karşı tedbirlerin alınması konusunda. Suçlular mahkemeleri görmüyorda, hak sahiplerine mahkeme yolu gösteriliyorsa bu olmaz.

    Hakkımın ve haklılığımın üstüne birde masraf mı yapayım, dert mi anlatmaya çalışayım, hiç bilmediğim mahkeme formalitelerini mi yerine getirmeye çalışayım. Mahkeme bir kuruma bir soru sorar, cevabı altı ay gelmez, gelecek cevap yalan da olabilir. Uğraş dur. Ben yalan ve kasıntı dünyanın insanı değilim, gerçek dünyada yaşayan insanım. Konu bu şekilde, bundan öte gereği yürütülmeli. Kimse bu teröristleri kayırmamalı, buna yeltenmemeli, bu şekilde terörist olmamalı ve teröre yardım ve yataklık etmemeli.

    Dünyayı bile izleme, değerlendirme yetim güçlü olduğu gibi Bu konunun da takipçisiyim.

    Daha önceleri benim için, devlet kayıtlarında, özel durumlu, ibaresi vardı, bu olaydan önce  şahitlik ettiğim bir mahkemede hakimin karar konuşmasında belirttiği üzere. Özel durumlulara bunlar yapılır mı, yani sıradan insanlarada yapılmazda, bir de bu durum var.

    Bilmeyenler için söyleyeyim, özel durumlu demek, şahsın, devlet gözünde biraz tüzel olması demektir.

    Yaşam kurallarına uyan ve yaşam kurallarına aykırı değilse bulunduğum ülkenin kurallarına uyan bir insanım.

    Hiç bir zaman olmam ama,

    Zararlı veya terör ruhlu bir insan olsaydım, şuanda kurumlarda resmi bir yetkili olurdum, bunlar beni taşırdı, böyle yapıyorlardı çünkü. imkân olanakları, yetkileri zararlılara sağlamaya çalışırlardı. Hakikatlı insanları ise hayattan düşürürlerdi. yollarını engeller, imkânlarını, sağlıklarını ellerinden almaya çalışırlardı. Bu olayda da görüldüğü gibi.

    bu zararlı türlerinde çokça gaslighting davranışlar ve çabalarda gördüm. (İnsanı ezmek için, İyi, güzel, faydalı, normal şeylere karşı bile hasisçe ve ters davranma çabası )

    bunlar, insanların koynuna homoseksüel koymaya çalışan ve insanlara homoseksüel muamelesi yapan, insanları suçlara bulaştırmaya çalışan, uyuşturuculara alıştırmaya çalışan, ahlaki ve adli sorunlar oluşturmaya çalışan, insanlara karşı gizlice yoğun olarak zararlı madde-ilaç kullanan ve bu ahlaki ve denge sorunları oluşturduğu insanlardan bazılarını devlet işlerine, vekilliklere, meclise taşıyan ve bu şantajlarla onları zararlı-kötülük unsuru olarak kullanan, toplumuda bu uygulamalarla yığına çeviren, hedefi ülke ve millet olan düşman-terör-beşinci kol unsurlarıdır.

    Ben başarılarımla, karakterimle ülkede ve dünyada bir yere sahibim, birileri pislik yaptı, oyunlar oynadı diye bu yok değil. Bunların pislik yapmaları işine gelenler de var. Bizzat çevremde de bolca olduğunu da gördüm.

    Bu fırsatla, aleyhimde atıp tutan, gerçekler bilinmesin diyen, duşmanca davranışlar çabasında olan, evlere bile maddi, manevi full zararlı olanlar, hatta bu düşmanca davranışları yürütmek için kurumları, memurları, insanları bile kullanmaya çalışanlar.

    Neyse, Bu vesile ile bunlarında dibini görmüş olduk. Normalde bu durumlarını saklarlardı.

    Ben başı boş veya aptal değilim ki başım aptalca taşlara değsin. Hikayesini böyle gerçek ve şeffaf anlatabilenler sağlam adamlardır. İnsanları kendilerine göre ayarlamaya çalışanları ne olduklarını anlamak için izlemeli, dinlemeli ve gözlemlemeli insan.

    Bu olayda anlattığım herşeyin kanıtlarını veya kanıt yerlerinide yazmış bulunmaktayım. ifadem de öncelikli kanıttır.

    Bir insan hak sahibimi, değil mi, gazi mi, değil mi, önemli olan sadece bu olmalı, devlet sorumluluğundan kaçmamalı. Bu gaflet son bulmalı, hainlerin tasarladığı sorunlar son bulmalı.

    Devlet ve yetkililer, görevliler bir hak sahibinin, bir gazinin hakkını mı yiyecek. Yemiyorsa sorun devam etmemeli. Devlet hak yemez, hak yemeye çalışanın ne olduğu bellidir zaten.

    Param yada tezkerem konusunda bana yok denilseydi, çalışmazdım, devlete, millete yardım duygusu ile fayda üretmekten gerçekten kaçınırdım. Çünkü taleplerim basit ve öncelikle itibari idi.

    Ülkeye, millete, insanlara böyle faydalı işler yapan bir insana niye zarar verilir! Bu konuda hainin ağzına bakmamalı tabi, bu anlattığım durumlar sözkonusu. 

    Ben, ülke de ülke, millet de millet diyerek direnç göstermek durumunda kalmıştım. Onlar tam karşı taraftaydılar, zaman geçtikçe bu durumları açık bir hale gelmişti.

    O zaman onlara, çabanız, amacınız bana zarar vermekse, elinizden gelenini yapmazsanız namusuzsunuz, dedim. 

    Görüşüm, İhanet odaklarına karşı bir operasyon haktır.

    …………..

    Bu yazıların faydalı amaçlarla başka yerlerde yayınlanması veya değerlendirilmesi serbesttir.

    fikir paylaşımı amacı ile facebook hesabı olmayanlar için facebook sayfamdaki yazıları aşağıya ekliyorum.

    Facebook yazılarım (Ömer Emir umran canşı);

    …………

    Kısaca yaşadığım bir sorun;

    casus, terörist, ihanet odağı unsurları tarafından saldırıya uğradım.

    Bir bilim insanı olarak Devlet ve millet için bilgiler, icatlar ürettim. Ve devleti ve milleti korumacıydım.

    Casusluk ve antisağlık maddeleri ile ağır zehirlenmelere maruz kaldım, kötü muameleye maruz kaldım. Ülkeye, millete düşmanlıkları bana yönelmişti. Ve bildiğim iki insana daha yönelmişti. Bunlar ülkede hep böyle şeyler yapıyorlarmış.

    Hainlerin bu saldırısı ile ağır yaralandım ve gazi oldum.

    20-25 sene zehirlenmeden dolayı ezyetli bir zaman yaşadım. Daha önce bu tür zararlı maddelerin oluşturduğu sorunlara karşı tedavi edici bir çare yoktu. Çarenin olmaması bu saldıran terör örgütünün güvendiği bir şeydi. insanlar ayağa kalkamaz, intihara doğru sürüklenir, onları yakalayamaz diye düşünüyorlardı. 

    Sonra kendime bitkilerden bir ilaç üretim ve kullandım. Bu ilaçla şuanda sağlığımda önemli oranda olumlu gelişmeler olmuş durumda.

    Bu ülke ve bu millet için çok emek sarf ettim ve çok cefakâr oldum.

    Hak yerini bulurmu bilmiyorum, durum böyle…

    …………

    İnsan ne yaşamalı;

    Üretimle, ticaretle, sanatla, hayatımızı, şehrinizi, ülkemizi ve dünyamızı güzelleştirmekle, gelişim ve geliştirmelerle, kendimizi, çevremizi, hayatı ve varoluşu tanımaya çalışmakla, güzelliklerimizi toplamaya çalışmakla…. Meşgul olmalıyız, daha doğrusu meşgül olabilmeliyiz. Buna engel olunmamalı. 

    Herkes bu konuda, farketsede, etmesede ciddi engeller, sorunlar yaşıyor. Bende ciddi sorunlar yaşadım. Bazı ülkelerde durum böyle.

    ………..

    Benim için kavim ve millet kavramı;

    Bulunduğum coğrafyada-ülkede bulunan tüm insanları kavmim sayarım. Benim için millet-halk (göçmenler dahil) kavmimdir. Dünya geneli sözkonusu olduğunda da, dünyada yaşayan tüm insanlar kavmimdir-milletimdir. Bunlardan tabiki normal olan insanları kast ediyorum. Yani zararlılar hariç.

    …………..

    Bazı icatlarım ve ilk üretildikleri yerler;

    Aşağıdaki icatlar bana aittir.

    1997 ve 1998 yıllarında Ürettiğim bilgilerden;

    Dişlerin yeniden çıkartılması, dişlerin çene kemiğine vidalanması (diş implantları) ve kameradan göz üretmek ile ilgili fikirler ve icatlar bana aittir. çalışmalar ve üretimler ilk olarak ingilterede yapıldı.

    Ölülerden kol, bacak gibi uzuv nakli , ciltten kulak zarı yapılması ve jet motorları ile çalışan uçan daire şeklindeki hava aracı icadı bana aittir. üretimi türkiyede yapıldı. Başka ülkelerde de yapıldımı bilmiyorum.

    Bitkilerin birbirine dönüştürülmesi ile bitki verimliliği sağlanması fikri bana aittir. gdo yöntemi ile üretim yapıldı. Bu fikri ilk değerlendiren ülkeyi bilmiyorum. Ama bu özelliğe sahip tohumlar konusunda başı israil çekiyor. 

    Diğer sözel bilgilerde çeşitli yerlere gönderilmiş. Benden elde ettikleri ülkeye dair beşeri yapı, toplum ve devlet özellikleri bilgileri kritik oldu. Bu bilgilere göre özellikleri hedef alan iç dış politikalar yapılabiliyor.

    2013 yılında da ölü organları canlandırma cihazlarını icat ettim. Bu icat da icadımdan 10 ay kadar sonra avusturalya fiziki olarak üretmiş oldu. Ayrıca ilk defa ben, ölü canlandırma makinelerinin yapılabileceğinden söz ettim.

    Aynı yıl mısır piramitlerinin eritilmiş kumdan yapılmış olabileceğinden bahsettim.

    2022 yılında bitkilerden çok ciddi faydaları olan bir ilaç-çay ürettim. İlk kendim ürettim ve denedim. Bu ilaçla ilgili bilgileri facebook sayfamda, faydasını gördüğüm şifalı bitkiler, başlığı altında yayınladım.

    Ayrıca cep telefonlarında ilk çoklu-çift hatlı cep telefonu üretme fikri de bana ait. Bu fikrimi bir telefon konuşmamda anlattım. Çift hatlı telefonlar daha sonra ortaya çıktı. Bu üretimin benim fikrimden üretilip üretilmediğini bilmiyorum.

    Ürettiğim bilgilerle ilgili taleplerim karşılanmadığı gibi saldırıyada uğradım. Sağlığı bozan ağır maddelere ve kötü muameleye maruz kaldım. Maddeler bana haince, gizlice verildi. 

    Ancak şimdilerde önemli ölçüde sağlığıma kavuşabildim.

    Ben öncelikle ülkemize, halkımıza faydam olsun diyordum. Öyle düşünenlerinde başına iş geliyor bu ülke de tabi. Ve daha kötüsü devlet, devlet görevlileri bu konuda hiç rahatlarını bozmadılar.

    Bende devlete şikayet etmekten, bildirmekten hariç ne yapabilirim, bilmiyorum.

    …………

    Bazı normaller ;

    Varoluşun türeyişinde, gezegenimiz ve gezegende bulunanlar ve insan formunda yaşayan varoluşun parçaları olarak, hep aynı maddelerin çeşitli hallerinin, mantık, düzen ve doğanın yani işleyişin parçaları olduğumuz için bizde veya dünyada bulunan ile uzayda veya başka galaksilerde bulunan bazı özelliklerin, mantıkların benzer yada aynı olması veya ürettiğimiz bazı şeylerin, formullerin veya diğer bazı şeylerin uzayda yada dünya doğasında aynı özelliklerin veya hesapların olması, mantığın olması, matematiksel, geometrik veya fikirsel bazı şeylerin örtüşmesi son derece normaldir.

    Bizde bulunan ne varsa, varoluşun, gezegenin  muhteviyatında bulunandır. Bizde gelişerek üretmeye, bilmeye, devamlılık sağlamaya  devam ederiz. 

    Varoluşta bilinemez veya mantığı anlaşılamaz hiç bir şey yoktur. Yalanlar ve gerçekçi olmayan hayaller, kurgular hariç.

    Mucizeler bile henüz bilinmeyen ve sık tekrarlamayan, bir nevi henüz yabancı olduğumuz şeylerdir.

    İnsanlar, hayatta olmuş, olan veya olabilecek kötülükleri düşünebilirler. Ama onları yapan veya yapabilecek insan olmamalıdır. Hiç bir  koşulda.

    Değerlendirme ve düşünme sadece kişisel korunma, direnç artırma ve benzeri amaçlarla yapılabilir.

    …………

    Şaşırdığım bazı şeyler;

    Çok eskiden insanların nasıl hatalı kararlar verdiğine, hatalı düşünceleri olduğuna, nasıl yanlışlar olabildiğine şaşırırdım. Yani nasıl insanın salt kendi elinden hatalı şeyler olabiliyordu?

    Sonra anladım bunun nasıl söz konusu olabildiğini. Kısacası insan bazı şeylerde de olsa doğru veya samimi olmayınca insandan hatalı şeyler çıkıyormuş.

    Ayrıca yanlış şeyler yapanlara hayret ederdim.

    Onların çok aptal olduklarını, kendilerini hayatın kerizleri, eşşekleri durumuna düşürdüklerini dülünürdüm.

    Nasıl olurda insan haksızlık yapacak kadar aptal olabilir derdim.

    Çünkü haksızlıklar, yanlışlar yapmak insandan iyi, faydalı olan her şeyi aldığını biliyordum.

    Ayrıca birine veya birşeye haksızlık yapmak, insanın sırtına yük oluşturması, olduğunu biliyordum.

    Kalıcı, gerçek para, yetiler, güç, güvende olma, muvafak olmak vesaire her iyi şey sadece gerçek olanlar için, yani samimi olanlar için söz konusudur.

    Bunun böyle olduğunu da biliyordum.

    Yapısal olarak, Bir mesele, bir hesap görme sebebi ile yanlışlar dünyasına, yani zararlılar dünyasına  girdim. Zararlı olarak yada yanlışlar yapan olarak değil tabi ki. O zaman bazı insanların neden yanlış yönde gittiklerini anladım. Hatta çevremde, ülkede ve dünyada kimin içinde kötülük, hasislik varsa bana karşı açığa çıkmıştı, yani fetö gibi patlamışlardı,  içlerinde bulunan hasislik miktarınca.

    Onları izledim. Bazılarının, zannedilenden farklı olduğunu, hasis ve kötülük unsuru olduğunu görünce şaşırdım. Bazıları bireysel zararlı, bazıları organize zararlı idi. Ama hepsi aynı davranışlara sahipti. Hepsinde temel olarak hasislik var. Ve hepsi herkesin başına çıksam diyen tipte. Hepsi edepsiz ve utanmaz. İmkânları olursa sebepsiz bile Hepsi şiddete eyimli. Birbirilerini tanımasalar bile hepsi birbirilerine sırt olmakta, aynı taraf olmakta. Yeri gelir birbirilerini de kullanmakta, düşürmeye çalışmakta ve çatışmaktadırlar.

    Hepsi normalde ve hakim olmadıklarını düşündükleri durumlarda gerçek durumlarını saklama çabasında olurlar ve normal görünmeye veya gariban görünmeye çalışırlar.

    Bunlar böyle.

    Bunlardan bazıları, salt başkasının zarar görmesi isteğinde iken, bazıları da yanlışlarla fayda elde ettiğini yada faydalar elde edebileceğini zannetmektedir.

    Mikrop insanların durumu hasislik ve yanılgı imiş. 

    içlerin de, dışların da sorun oluşturdukça veya Zaman geçtikçe, dengeleri de bozulduğu için artık geri dönemiyorlarmış. 

    Bence onlar da Emir’in çayını içmeliler. Denge için, insanın yapısı ile yaşayabilmesi için de faydalı olur.

    ………….

    Bazı güzel sözlerim ;

    Seni bin bir türlü sevmek, sana bir öpücük kadar yakın olmak için yaşamak.

    Ben Senin için ölmem, senin için yaşarım. (Tv filmlerinde kullanılmıştır)

    Cancazım. (Tv filmlerinde kullanılmıştır)

    Kiymetlim. (Tv filmlerinde kullanılmıştır)

    Börüleyimki daha önce hiç börülce yemedim.

    Beyaz şeytan.

    Ömer Emir canşı  (sözlerin sahibi )

    …………..

    İnce bir fikir;

    Beyaz ten veya beyaz kürk, deri veya tüyler sıcaklığın daha çok iç organlara ulaşmasını mümkün kılar.

    Siyah olanlar ise sıcaklığın daha çok yüzeyde kalmasını sağlar.

    Kutuplarda veya sıcaklığın az olduğu yerlerde yapı ihtiyaçlarına göre bu yüzden çoğunluğu  beyazdır.

    Sıcak bölgelerde yaşayanlar ise bu yüzden çoğunlukla siyah renklidir.

    Canlılar olarak.

    İnsanlar, hayvanlar farketmez.

    …………

    Parasal konuda bir fikrim;

    Bence türkiyede, ihtiyacı olan hanelere sosyal destek maaşı şeklinde bir maaş oluşturulmalı ve verilmelidir. Hane geliri enaz 4000 tl, maximum maaş miktarı 3500 tl olacak şekilde. Hanelerin geliri yoksa veya bu miktardan eksikse, bu eksiği bu hesaba göre sosyal destek maaşı ile tamamlanmalıdır. Yani hiç geliri olmayan veya 500 tl geliri olan haneye 3500 tl verilecek. 1000 tl geliri olan haneye 3000 tl sdm (sosyal destek maaşı) ödenecek.

    Ve bence, devlet destekli, ulusal ve uluslararası pazarlama şirketi veya şirketleri kurulmalıdır. Ülkemizdeki ürünleri, imalatçının işyerinden alıp, alıcının adresine teslim edilmesini sağlayacak düzeni veya organizasyonu da oluşturmalıdır. Bu çeşitli faydalar sağlayacağı gibi, üretim miktarını ve üretici sayısını da artırır.

    Ve bence, devletin ülkede var olan ve düzene sahip büyük firmaların mevcut üretim ve iş düzenlerini çeşitli kapasitelerde örneklenmesi işlerini, desteklemeli veya bu düzende yap, işlet devret şeklinde üretim sistemlerinin kurulmasını organize etmelidir. Pazarlama sistemleri kurulduktan sonra, yeni üretim sistemlerine ihtiyaç duyulacaktır. Ve bu üretim sistemlerinin kalite standartları iyi ve istikrarlı olmalıdır.

    Bu fikirleri uygulayanlar veya uygulayacağını söyleyecek olanlar bence her yerde seçimleri de kazanırlar.

    Bu konular için ihtiyaç olacak para, fon tedariki konusu ise şöyle olabilir;

    Devletin her türlü alacağı olan kısımların yüzde 15 artırılması, yani 100 tl aldığı bir harç 115 tl olacak. Veya yüzde 20 olarak alınan bir vergi, yüzde 23 olacak.

    Ve,

    Devletin her türlü harcaması olanlardan da yüzde 15 sosyal destek kesintisi yapılması ile gerekli fon elde edilebilir. Bu şekilde bütçe artışı ve tasaruf yapısında, bütçenin yüzde 30 u civarında bir para, fon elde edilmiş olur.

    Ülkelerdeki faiz oranlarının da açıklanan, ortalama enflasyon oranlarının üçte biri oranında olması gerektiğini düşünüyorum. Bu oranların hem gerekli ve hemde faydalı olacağını düşünüyorum. Daha aşağı veya daha yukarı oranların zararlı olacağını düşünüyorum.

    Tabi bu tamamen bu bahsettiğim gibi milletin bu tür işleri için kullanılmalıdır.

    Gerçek varlığımızla, yani hakımız ve hakikatımızla yaşayalım, bu mümkün oluyor.

    Bu süreçleri yaşıyoruz bence, benim de çabam bunun için.

    Bence insan sadece kendi ihtiyacı olan maddi ve manevi isteklere, amaçlara sahip olmalı. Yani ihtiyaçlarını ferah karşılayabilme imkân sevyesine kanaat etmeli, sadece ihtiyaçlarını amaç edinmeli, daha fazlası gelirse, gelsin tabi. Bundan öte, millet ve insanlık için faydalar yaratma, gerekenleri yapabilme imkânlarına sahip olma niyet ve çabasında olmalıdır. Ve bu duygu düşüncesi gerçek olmalıdır ve insan, zorlukta da, rahatta da bozulmamalıdır.

    İnsan hiç bir şekilde hayatına, işine, gücüne hile katmamalı, yanlış yapmamalı, farkettiği elde olmayan yanlışlarıda tekrar etmemeli ve oluşmuş yanlışın yükünü hak ve hakikat çerçevesinde yükünü taşımalıdır.

    Yanlışlar, hileler gerçekte fayda, imkân getirmez, imkân götürür, faydaları götürür, ve daha bir çok şeyi götürür.

    Tek bir yanlış, tüm imkanları, faydaları ve insanı yok edebilir ve kendisine güvenenlerinde hayatlarını mahvedebilir. Böyle durumlarda insanlar, tükenişe doğru gittiklerini veya tükeniş süreçleri oluşturduklarını fark bile etmiyormuş.

    Benden başka bilen, bilgilendirme yapma mümkünatı olan kimse olmadı. 20-25 yıldır benim anlatımımla, yaptığım bilgi paylaşımları ile artık biliniyor. Bir çok konu.

    Bu bilgilere vakıf olmak için, bu zamanlara kadar kimler neler yaptı. Bunlar aynı zamanda, varoluşun, yaşamın ve insanın bilinememiş  sırları.

    ……………

    Hastalıklarla ilgili bazı kanaatlerim;

    Sanki vucutta görülen mikrobik ve dış etki haricindeki hastalıklar hariç tüm hastalıklar, beyindeki bir veya bir kaç sorunun yansıması gibi görülüyor. Yani beyinde bir bölümde bir sorun oluşmuşsa onun karşılığında bedende alakalı hastalık oluşmaktadır.

    Sinirleri, psikolojisi, duyguları yani beyni sağlıklı olan bir insanda hiç bir hastalık görülmez. Mikroplarda çok sorun olamaz.

    Beyin olayları, durumu net, şeffaf olan, farkındalığı yerinde olan bir insanda bedende, beyindeki durumu işaret eden hiç bir hastalık oluşmaz.

    Bu hastalıklara, kalp, kanser, şeker, kolestrol, tansiyon, astım gibi hastalıklarda dahildir.

    Pisikoloji, sinirler, duygular, düşünceler gibi tüm beyin durumlarını sağlıklı tutmak, dikkat etmek, sorun algıladığımızda çözmeye çalışmak sağlıklı olmamız için hayatidir.

    Ve mümkünse beynimizi tanıyıp, özelliklerinin, fonksiyonlarının, duygu, düşünce, psikoloji ve sinirlerimizin durumunun farkında olmak çok faydalı olur. O vakit hem beyin sağlığımızı korumak ve hemde sorun bedenimizde bir işarete, hastalığa dönüşmeden çözmek, sorunu gidermek mümkün olur.

    insanların pek de önemli görmediği (kalp, çiğer gibi) bağırsak sistemi insana olan etkileri açısından, insanın ikinci beyni gibidir.

    Her iki beynimizde insana etkileri konusunda en temel bölümlerimiz gibi görünüyor.

    Diğer tüm durumumuz başımızın ve bağırsaklarımızın etkilerine, durumlarına göre durumda olduğunu düşünüyorum.

    Mesela dışarıya yansıyan yada yansımayan sinir sorunları varsa basur sorunu oluşur, kas serliği oluşur, kalp sorunu (kalp kasları sertliğinden) oluşur, kas dokuların çalışmasında sorun oluşur, durumu gibi.

    Veya beyinde güçsüzlük oluştuğu zaman, vucutta halsizlik oluşması gibi.

    Veya Beyin zayıfladıkça, canlılığını kayıp ettikçe katarakt oluşması gibi.

    Veya Duygular bozuldukça, kalitesizleştikçe cinsel organların veya yapının zayıflaması ve sorunlar oluşması gibi.

    Beyin zayıfladıkça vucut, vucut zayıfladıkça hastalıklar, yaşlanma ve ölüm söz konusu oluyor.

    Ölümsüz olmak ve normal bir biyolojik yaşta olmak için beynimizin sağlıklı kalmasını ve olmasını sağlamalıyız.

    Bence yaşlanmamak, belli bir biyolojik yaş aralığına geri dönmek, ölmemek mümkün.

    İnsana baştan biçilmiş bir yaş yoktur.

    Başarabilirsen kalırsın, başarabildiğin sürece de kalmaya devam edersin, diye düşünüyorum.

    Dünyada yanlışlar yaparak insanların kendini öldürmesi, yani tüketmesi sözkonusu olduğu gibi, herşeyi oluruna bırakarak da kendini ölüme terk etmesi durumları var gibi.

    Herşeyde, niyetimizde, amaçlarımızda, davranışlarımızda, konuşmalarımızda, yazılarımızda, işimizde, evimizde, samimiyet bizi canlı ve güçlü kılar.

    Varoluşun yapısında, yani bizim yapımızda Bir ölümsüzlük mümkünatı varsa, mümkünatı bu olur.

    Esasen herşeyde, her zaman samimiyetle yaşamaya çalışmalıyız, ama bir sorunumuz (hayatta yada sağlık açısından) olduğu zaman gereken ve kesin çare olan ilacımız, hatalarımızdan geri dönmek, hatalarımızı telefi etmeye çalışmak ve hatalı yönlere gidebilecek yönlerimizi düzeltmektir.

    Farkettiğim bir konu daha;

    Bir insan duygularında, düşüncelerinde veya fikirlerinde oluşan bozulmaları, sorunları başkasına yansıttığı, dışarıya çıkardığı zaman o bozukluklar onun karakteri haline gelir. Ve onların düzelmesi daha zor olur.

    Ancak sorunlarını içinde tuttuğu zaman, dışarıya yansıtmadığı zaman, o sorunların düzelmesi daha kolay olur. Ve mutlaka insanın bu doğru davranışı ile insan varlığı var olan sorunu çözer, hatta insan bu şekilde davranınca gelişir de.

    Ayrıca iyi şeylerde bir süre sonra insanın karakteri haline gelir. Böylece insan yaşam şekli bu yönde olunca, insan gelişim yönünde yaşamış olur.

    Şu konu da var; zararlı-kötü insanlar, insanda kötü bir enerjinin, duyguların, düşüncelerin, sinirlerin oluşmasına sebep olmaktadırlar. 

    Bu durum çoğu zaman fark edilemediği için bu olumsuzluk kontrolsuz kalır ve bu insanın kötüleşmesine kadar gidebilir. Ayrıca bu durum psikolojik, bedensel ve sinirsel sorunlar oluşmasınada sebep olabilmektedir. Sorunlu insanların sizi kızdırmalarına ve sinerji yaratmalarına karşı oto kontrolunuz ve farkındalığınız her zaman aktif olsun.

    Tepkileriniz kontrolunuz dahilinde olsun ve tepkilerinizi sadece olumsuzlara yöneltin. Yani haksız yere herkese tepkili davranan kötü bir insan olmamaya dikkat edin. Olumsuzluklar, hastalıklar, hastalıklardan oluşan sinir, duygu ve düşünce durumları karakteriniz haline gelmesin, yaşam anlayışınız haline gelmesin. 

    Hastalıkların oluşturduğu etkilerde, bazen olumsuzların oluşturduğu etkiler gibidir. Her iki olumsuz durum etkilerinden bahsetmiş oldum.

    Bazı insanlar hastalık gibidir. Bazı sorunlar, Özellikle psikolojik bazı sorunlar yaşadığınızda, etrafınızda sorunlarınıza benzer sorunlu davranan insanları görmeye başlarsınız. Bunlar bir sorununuz olmasını fırsat görüp ortaya çıkan, sorunun veya hastalığın bir beden ile hareket eder hali gibidir. Bunlar tabiki zararlı unsurlardır. Onlarla muhattap olmayıp iletişimi kesmek gerekir. Sorununuz gidince bunlar yeniden sinerler.
    Böylede durumlar gözlemledim.

    …………..

    Mutlak güç konusu;

    Bir ülkede hak ve hakikat ile yaşayan bir insanın, hak ve hakikat ile duracağı yer, hiç bir gücün aşamayacağı yerdir. Karşı unsurların kırılacağı yerdir.

    Bulunduğum yer, türkiye ile ilgili durumu değiştirmiştir.

    Bakalım, ukrayna ile ilgili bu mutlak olan güç görülecek mi? Bir veya birden fazla kişi. Bilinmeyen bir şeydi, şimdi biliniyor.

    Öncülük edecekleri herşey çok güçlü şekilde muvaffak olur. Örneğin bir yerdeki askeri birimin öncüsü olup, yani kısa çatışma yapıp devamını askerlere devir etmesi. O alandaki çatışmada referans olacak olan hak ve hakikattır. (Mantık, kural, her yer ve her şey, durum için aynı olup, sıcak çatışma örneği, sıcak çatışmanın olduğu, yada gerekli olduğu yerler içindir.)

    Bence ukraynanın bir dostu onlara haber vermeli, eminimki hem paraya boğulur hemde onların kahramanı olur.

    …………….

    Bazı dengesizlikler ;

    Her insan bulunduğu her yerde, evde, işte, dünyada kendi yerinde yaşamalıdır. Bazılarının insanları kendisi gibi, kendinide onlar gibi gösterme ve öyle davranma çabaları elbette muvaffak olmamalıdır. Ve bu çabaları boyunlarına tasma olmalıdır. Çünkü bunlar bir şekilde ipini koparmış ve hadlerini bilmez olmuşlardır.

    …………….

    Bir zaza-dümbülü olarak bana göre Baharın rengi ;

    Zararlıların çabası olmazsa, bu ülkenin, insanlarının muhabbetine doyum olmaz, baharının tadı hiç bitmez.

    …………..

    Eskiden sevdiğim şükriye k. isminde bir kız arkadaşım vardı. Onu son hatırladığımda bu şarkıyı dinlemiştim. Sonra onu unuttum, sanırım öldü, enazından bende.

    (Büyücü ve cadı takımının pisliği)

    (Şarkılar, ha wer delal-brader / baharım sensin- ali rıza binboğa)

    ………….

    Kötülerin bazı enstrumanları;

    Dini inançlar konusunun iran devletinin oluşturduğu şeylerden başladığını görüyoruz. Dinler eski zamanların idolojileridir. Rusyanın kendine kominizim üretmesi gibi.

    İran zerdüştülük idolojisini veya dinini oluşturmuş ve iranın istila edilmesinden sonra zerdüştülüğün yazılı ve sözlü unsurları başka yerlere gitmiş ve bu idoloji özelliğinden başka dinler veya idolojiler türetilmiştir.

    Dinler ve dinlerin oluşturduğu yaratıcı durumu  somut putperestlikten sonra oluşturulan soyut putperestliktir. Ve bu daha önce fiziki putlara inanan coğrafyalarda, bit put olmadan olmaz hesabı ile rağbet görmüştür. Bunlar elbette varoluşsal yada yaşamsal değildir, hak ve hakikat dünyasından değildir, yani gerçekliği yoktur. Oluşturulmuş görünmeyen putlara tapılması yani putperestliktir.

    Tabi yanlış şeyleri beyne almak veya tekrar etmek çeşitli sağlık ve yaşamsal sorunlara da sebep olmaktadır. Yani doğru olmayan şeyleri, insan hayatına katarsa bunlar insan için zararlıdır.

    Bu tür din veya idoloji unsurları, bazıları tarafından yayılmacı politikaları yapmak için,  yabancı istihbarat kurumlarının zararlı faaliyetleri için bir istihbarat enstrumanı olarak, başka coğrafyaların maddi manevi imkân ve olanaklarını elde etmek için, yeni coğrafyalar ele geçirmek için, beşeri ve yaşamsal gelişimi engellemek ve geriletmek için, ve bu tür zararlı amaçlar için etkin olarak kullanılmaktadır.

    Yaşadığımız ülke kurucu liderinin ülke kuruluşu gibi, sonrasının da varoluşsal, yaşamsal bir düzen ve gerçeklikle işlerinin, icraatların devam etmemesi için, yani iyi işler mevcut edilmeye devam edilmesin diye suikaste bile maruz bırakıldığını bilmekteyim.

    Yaşadığımız ülkenin, yapısal özelliklerinin yani kendiliğinin yok edilmesi için, imkân ve olanaklarından milletin mahrum kalması için, sağlıklı yaşam standartlarına ulaşamasın, yani gelişemesin diye çok zararlı şeylerin yapıldığını, bu amaçla en az 6 zararlı örgüt kurduklarını bilmekteyim.

    Ülkemizin, ciddi sevyede bir yandan batı ülkelerinin zararlı politikalarının, yani çoğunlukla sıcak savaş haricinde savaş yol ve yöndemleri ile ülkemizle sürekli savaş halinde olmaları ve cadılık politikalarının pençesinde olması, bir yandan da büyücü ve putperest coğrafyalarının politika ve saldırıları pençesinde olması durumu vardır.

    Ülkemizin kanun ve yasaları bile esaslara ve millete ters bir hale getirilerek bize ait olmayan ve milletin malı diye savunamayacağımız varoluşsal yada yaşamsal olmayan bir devlet yapısı oluşturulmaya yani bize ait olan devletin ortadan kaldırılması çabaları yürüdüğünü de biliyorum.

    Ben şahsen (sorunlar olduğunu gördükten sonra, bunların takibinde olan olarak, şuana kadar örgütlerin ortadan kaldırılmasında perde arkasındaki isim olarak ve bunlardan fetö yü  birebir kendi yol ve yöntemlerim ile  patlatan isim olarak, kalan 3 örgütünde ve özellikle batının ve güneyin de düşmanca emelleri sebebi ile, bugüne kadar damarlarını kesmiş bir isim olarak) varoluşsal veya yaşamsal olmayan bir devleti savunmam.

    Öyle yapılar ancak ajanların, hainlerin, teröristlerin, zararlıların bir şebekesidir.

    Türkiyede devlet içinde devlet varmış. Daha doğrusu bir yan terör, sızma.

    Yani devlete paralel yapı. Hainlerin, zekasızların oluşturduğu. Daha önceleri Duymuştum, gördüm de, karşılaştımda. Bizzat terör örgütlerinin kaynağı ve devletteki sızmaları.

    Batı ve güney çabası ile.

    Gerçek devlet yok şeklinde.

    Sadece paralel unsurların istediği oluyor ve tüm devlet ve millet imkânlarını kullanabiliyorlar, Tüm memurları ve yöneticileri dahil.

    Ee şimdi ne olacak? Ben devlet görevlisi değilim ki.

    Herkes sorumluluğunu taşımalıydı, taşımayınca böyle böyle herşey elden çıkmış bir hal oluşur.

    Evet dediğim gibi, ben çaresizliklere çareyim, ve bu mucizem dediğim gibi olumlu sonuca ulaşacaktır.

    Fakat gerçek devletimizde hiç mi hal yok, diye merak ettim doğrusu.

    Dünya işlerinde her çaba muhakkak bir kıvılcımdır, her kıvılcım muhakkak bir yangına dönüşür, ve o yangın muhakkak tüm mikropları (mikrop insanları) öldürür.

    Bir hareket, bir çaba, mesela gerekenleri yapmaya çalışacağız ve gelişmeler oldukça size bilgilendirme yapacağız, şeklinde bir email düşmanlar karşısında elimi daha güçlendirir. Bak imkân olsa, gerçek devletim ve gerçek milletimiz olumsuz değildir, deme imkânım olur.

    Bence şimdi imkân var. Böyle olduğunu kendim biliyorum zaten. 

    Bence şimdi imkân var. Ve doğrusu birşeyler işlediğinide düşünüyorum. Bu duygum geldiğimiz bu eylül 2022 sonu itibarı ile var.

    Bakalım.

    Bu meseleler ile ilgili durumular ve bana gelişi, karşılaşmam ile ilgili konular, bodrum emniyeti eliyle devlete ilettiğim, 23 sayfalık, ” milli konu – taslak 6 ” isimli belgeden – yazımdan görülebilir.

    Ayrıca hakkım olan ve  bazıları o zamanlar (1998 ler ) konuşulmuş 6 adet talebimi de  yazdım. Bunlardan biri alacaklı olduğum paradır. O zamanlar haklarım yenmiş ve yanlışlar yapılmıştı. Bakalım bu zamanlar devlet yapısı, bu konuyu açık ve gerçekliği ile duymuşken ne yapacak, Haklarımı bana teslim edecekmi, yoksa öylece kalacak mı.

    Ben şahsen bu konularla ilgili herşeyi hayata, hakka devir ettim. Elimden gelen herşeyi yaptığımı düşünüyorum.

    Bundan ötesi kader kısmet.

    Ayrıca önsöz isimli bir sayfalık bir belge ile de, milli konu-taslak 6, belgesini yazıdaki isimler gizlenmiş haliyle internette yayınlamayı düşündüğümü, bu konuda devletin bir diyeceği olup olmadığını, bir sakıncası olup olmadığını da bodrum emniyeti aracılığı ile devlete sordum. Belki alacaklarımı tahsil etmek için internetin adaletine de başvururum. Yani belki konuyu internette yayınlarım da. Doğrusu milletimiz ve devletimiz için de çok faydalı olur.  Belki ülkemiz, eskiden beri oluşturulmuş bu iletlerden, ihanet unsurlarından kurtulur. Olay, ülkeye yaşatmış oldukları şeylerin bana da yansımış olmasıdır. Bu belgede anlatıklarım hepimiz ile ilgilidir, hepimizin yaşadığı veya etkilendiği yapılan zararlı şeylerdir.

    Ayrıca bu konuya şu notuda eklemek istiyorum;

    Kimse içeriye zar zor tıkılmış örgütleri serbest bırakmamamı, onları yeniden yeşertmeye çalışmamalı. Bunlar zararlı ve bunları içeriye tıkana kadar insanlar çok sorun yaşadılar ve çok emek sarf ettiler. 

    Bunları serbest bırakmaya niyeti olanlar olduğunu görüyorum. Zararlı iç ve dış unsurların bunu ülkemizin bazı partilerine yaptırma çabaları olduğu görünüyor. Ve maalesef bazı partilerin buna uyum gösterdiğini görüyorum. İhanet odaklarının eli ayağı olunmamalıdır. Bu çok zararlı bir durumdur. Ülke, toplum, insan diye bir şey kalmaz.

    Ben şahsen öyle partilere oy vermem. 

    Ülkede sağlıklı işler, yönetim yapacak bir seçenek bırakmadılar.

    ………….

    Bir güzellik;

    Duygu, düşünce, beden, yüz ve hayat güzelliği için samimiyet, dürüstlük, iyi insan olmak ve dengeli olmak temel gereksinim olmakla birlikte;

    Kilo vermek veya dengeli bir kiloda kalabilmek için, ben şahsen iki kere rejim yaptım. Hatta ikincisi devam ediyor.

    Bu konuda ilk rejimimde benim yaptığım, öğlen yemeklerini kesmek, sabah kahvaltısını geç yemek, akşam porsiyonlarıda dahil, porsiyonlarımı küçültmek oldu. Ve sadece açıkma hissim olduğunda, açlığımı giderecek küçük bir şey yerdim, bir salatalık veya az bir miktar kuruyemiş veya lokum veya akşamdan kalan 2 sarma gibi.

    Bu şekilde istediğim kiloya geri dönmüştüm.

    Ve iki öğün yemeğe alışmıştım.

    Ancak bu iki öğünde porsiyonları farkında olmadan biraz büyütmüşüm. Öyle olunca da kilo alma yönüne doğru gittiğimi gördüm.

    Bu sebeplede tekrar rejime başladım. Bu seferde kahvaltıyıda kestim ve akşam yemekleri porsiyonunuda küçülttüm.

    Sabahları ve öğleden sonraları ekmeksiz açlığımı giderecek düzeyde birşeyler yiyiyorum. Mesela biraz reçel, kavun, incir, salatalık gibi.

    İnsanın ilk yemekleri kestiği günlerde açlık hissi daha fazla oluyorken, günler geçtikçe vucut ve mide alışkanlık gösterdiği için, bu çerçevede artık açlık hissi pek olmuyor.

    İnsanda özellikle yaş ilerledikçe kilo alma, özelliklede göbek oluşma durumu çok kolay oluyor.

    Bu konularda deneyimim, daha başta iken kiloyu frenlemem ve eskiye göre yemek miktarını azaltmak oldu.

    Yemeklerde kütlesi olan yani miktarı çok olan yiyeceklerin kilo yaptığını gördüm.

    Hızlı kilo vermenin vucuttaki, göbekteki yağları daha çok eriteceğini düşünmüştüm, yanılmamışım.

    Akşam yemekleri haricinde sofraya oturmamak, tadımlık, atıştırmalık yemek şekli, daha güzelmiş.

    Yaş ilerledikçe, iyi durumda olmak için biraz emek sarf etmek gerekirmiş.

    İnsanın rahatta yaşaması veya samimi yaşaması ile sıkıntıda, streste, fazla düşüncede, hastalıklarda, sorunlarda yaşaması veya zararlı yönlere gitme potansiyeli olması, bozulması, iç güzellikler gibi şeyleri etkilediği gibi, fiziki ve yüz güzelliğini de etkiliyor.

    Rahatta ve güvende yaşamak, samimiyetle yaşayabilmeyi daha mümkün kılar.

    Güzel ve faydalı olanı nerde olsa alınız, örnekleyiniz, bu işini bilmektir, temiz iştir. Diller, kültürler, örnek davranışlar, güzel – faydalı malzemeler ve diğer şeyler. Yaşam kurallarına uyarak tabi.

    Bu da insanı ve hayatını güzelleştiren şeylerden.

    Her var olan faydalı ve güzel şeyler insanlığın ortak değerleridir. Varoluşta ve insanlığın ürettiği, geliştirdiği şeyleri değerlendirir ve üretiriz. Hiç bir varlık veya şey üzerinde sahipliğimiz olamaz. Sadece haklarımız olur.

    Varolanlar olmazsa, yaprak nedir bilmeyiz, hatta konuşamayı bile bilemeyiz. Herşeyi en baştan üretmek gerekirdi. Ve varoluşta malzemeler olmasaydı, hiçbir şey yapamazdık. Varoluş daima bulunmuştur, yani hiçlik hiç olmamıştır. Birşeylerle ilgili sadece Bulunmama hali  sözkonusu olabilir. Varoluşta sürekli üretir ve ürettikleri için yaşam davamlılığı sağlamaya çalışır. Bizde var oluşun insan formunda parçaları olarak üretir ve devamlılığımızı sağlamaya çalışırız. Eskiden dünyadan canlılar ve bitkiler türeyebilecek durum ve özellikler vardı. Sonra canlılar sadece üreme veya bölünme ile çoğalmaya devam etti.

    Türeyen canlılar, o zaman dünyada devamlı olarak var olan ve içinde yoğun minerallerin de olduğu sis ile beslenmişlerdir. Türeyen insanlar her açıdan çok güzel insanlardı. iç dünyaları, düşünceleri donuktu, varlığı saftı, kötülük yoktu. Sonra bazı insanlar diğer şeylerin ve canlıların durumunu ve karakterini taklit etmeye başlamışlar, o zaman insan karakteri haricinde karakterler bazı insanlarda oluşmaya başlamış. Zaman geçtikçe de diğer, bugünün rengini veren sorunlar ve durumlar oluşmaya başlamış.

    (Dünyanın hala bitkileri veya küçük canlıları türetme özelliği varmı bilmiyorum.)

    İnsanlar için başlangıç itibarı ile toprak kardeşliği vardır. Ve aynı varoluşun parçalarıdır.  Varoluşa bakarak okunabiliriz, yada kendimize bakarak varoluşu okuyabiliriz.

    Evvela herkes ve herşey varoluşun bir varlığıdır, bir değeridir, bir parçasıdır. Her türlü zararlı hariç.

    Varlığa karşı dikkatli ve özenli olmak lazım.

    Vucudumuzun bir çok şeyde olduğu gibi, yediğimiz şeylerden, içtiğimiz sıvılardan, aldığımız ışıktan, sıcak ve soğuktan ve aldığımız nefesten iyi şeyler alması, enzimlemesi için, iyi ve güzel seçimlerimizin olması için, iyi olmak zorundayız.

    Bir nevi iyiye iyi, kötüye kötü kısımlar, şeyler.

    …………..

    Bir fikir;

    Bir örneği üretilmemiş veya deneyimlenmemiş veya sözel bilgiler itibarı ile mantığı, gerçekçiliği ortaya konmamış tüm bilgiler benim gözümde birer teoridir, fikirdir, belki fikri buluş da diyebiliriz. Ama Henüz birer sabit, gerçekliğe kavuşmuş buluş değildir. Kendi ürettiğim bilgileri de bu şekilde değerlendiriyorum.

    Bilmediğimiz konu da bile olsa, doğru şeyleri beynimiz kabul eder, mantığa beyne oturur. Ancak yanlış şeyler bize mantıklı da gelmez ve dön dolaş beynimizi kurcalar. Ayrıca bir şey insanın aklına tekrar tekrar geliyorsa, o konuda yanlışlar yada eksikler olabilir. İnsan beyninin bilgi depolaması tetris oyunundaki gibi boşluk yada yanlış bilgi kabul etmez.

    Net, şeffaf, sağlıklı, güçlü ve güvende bir insan olmak için, herşeyimizle sağlıklı, samimi, niyetleri hak, hakikat ve iyi olmak zorundayız.

    Bunlar da bilgi olarak bildiklerimden.

    Varoluşun, yaşamın yapısı, hesabı, düzeni bunu gerektiriyor.

    Bunlara dikkat etmeyen veya ters yönde gidenlerin nasıl patır patır zarar gördüklerini, düştüklerini ve düştükleri yerlerden kalkamadıklarını devamlı görmüşümdür.

    Eskiden yanlış yönde gidenlere, yanılanlara çok şaşırırdım. İnsan hiç kendi kendini tüketecek kadar aptal olur mu derdim. İnsan neden yanılır ki derdim. Bir kere yanlış yönde gitme düşüncesi olanlarda beyin ve beden yapısı sebebi ile akıl ve zeka gider. Zehirlenmiş beden ve beyin durumu gibi durum olur. Hatta fiziki zehirlenme daha basit kalır.

    Ayrıca bildiğim ve anladığım kadarı ile hayatta hiç kimseye haksızlık olmamış. Ama her sorun yaşayan suçlu değildir. Ve her sorun olan suçsuz değildir.

    Benim tanımlamama göre yaşam yükleri ve günahlar vardır.

    Yaşam yükleri insanın suçu olmayan ve her olanın yaşamın hesabından olan insan elinden çıkan şeylerdir. Birinin arabanızın fren halatını gizlice kesmiş olması gibi. Böyle bir durumda oluşan kazada da, karşı taraf için, yaşamın hesabında bildiği kalıcı zararların engellenmesi vardır.

    Yaşam yüklerinden dolayı yaşanan sorunlar insanı eksiltmez, hatta insanın yabancı olduğu konularda da kendi deneyimleri ile insan vakıf olur. Mesela zararlılar ve sorunlar dünyasına.

    Yaşam yükünden veya insanın bilmediği sorun ve kötülük durumlarından, risklerinden dolayı oluşan kişisel savunma veya yaşamsal güvenlik zâfiyetlerinden dolayı sorun olmaya çalışanlar her halükarda suç veya günah işlemiş olurlar.

    Günahlar veya suçlar ise şahısların zararlı davranışları, çabaları veya niyetleri ile oluşan şeylerdir.

    Günah veya suçların mağduru olanların doğrudan veya dolaylı icraatı veya kanunlar veya gerçek gereği üzere bir çerçevesinde hareket etmek kaydıyla görevliler haricinde günahı veya suçu olanlara sorun olanlar, günah veya suç işlemiş olurlar.

    Hayatta herkes herkese her istediğini yapabilir değildir. Sorun olmaya çalışanların imkanı veya kişi sayısı ne olursa olsun. İnsan samimiyetini sağlam ve diri tuttuğu sürece, karşılaşacağı sorunlarda kendi yükünün veya günah veya suçlarının karşılığından daha fazlasını çekmez.

    Haksızlıkla bütün dünya tüm imkânlarla bir insanın karşısında yer alsa, karşıda yer aldığı anda kayıp eder. İnsan hakkını hukukunu asla yerde bırakmamalı, enazından bu konuda duygusunu diri tutmalı hakkını hukukunu unutmamalı. Bilinmelidir ki haksız taraf kayıp etmiştir. Gerisi zaman ve formaliteler işidir, Yani hayatın işlettiği süreçtir.

    Yine hayat öyle bir düzendedir ki, bir insan  sorunlu amaç ve niyet taşıdığı zaman bile sorunlarla karşılaşabilir. Ayrıca yine bir insan olumsuz bir insansa ve bunu gizliyorsa bile muhakkak olumsuz olduğu patlak verir ve insanlar o olumsuzun gerçek durumunu öğrenmiş olur.

    Bu konuda mesela zararlı yapılar, zararlı istihbarat yapıları, zararlı örgütler, hedef aldıkları insana karşı hareket edebilmek, zarar verebilmek için, önce hedef aldıkları insanın yükü veya günahları oluşmasını sağlamaya çalışırlar, yani şahısların yaşamsal açıdan yanlışları olmasını sağlamaya çalışırlar.

    Bunu zararlı maddelerle, çevresel yanlış yönlendirmelerle veya bir ülkede yaydığı olumsuzluklarla yapmaya çalışırlar.

    Anladığım kadarı ile, birey tohum olarak oluşmaya başladığı zamandan diğer tüm zamanlar boyunca, bulunduğu yaşa veya duruma özgü, farkındalığı olduğu her anda oluşturduğu, niyet, amaç, duygu ve duşuncelere göre bir fiziki yapıya, karaktere ve yaşam davranışlarına sahip olur. İsteği, iyi şeyler, yanlış şeyler veya iyi kötü karışık olabilmektedir. Buna görede hak ve hakikatte bir yapısı olur. Tüm yapımız ve yaşantımız bu esaslar üzerine kuruludur. Ben öyle gördüm.

    Kötüler yapısal olarak iyilere ve iyi şeylere düşmandırlar. İyiler bu durum ile ilgili farkındalığı olduğu zaman bu düşmanlığa cevap verir. Çoğunlukla adli kayıt halinde olmayan böyle bir durum var. Bu zaman itibarı ile kontrolun iyilerde olduğunu düşünüyorum, zaman geçtikçe hayatta bunun rengini görmek daha mümkün olur, diye düşünüyorum.

    …………..

    Fikir jimnastiği;

    Dünya dışında yaşayan canlılar, bitkiler, insanlar, hayvanlar varsa onlarda dünyada ki insanlara, bitkilere, hayvanlara, canlılara benzerdir yani dünyadaki yapı ve doğaya benzerdir diye düşünüyorum. Çünkü varoluştaki, uzaydaki maddeler yani hammadde bunu var eder. Ki başka yerlerde bizim yaşamımız gibi yaşamların olduğunu yüksek ihtimal olarak görüyorum. Uzay, varoluş bir imalathane, bir fabrika gibidir. Hem geri dönüşümle ve hem uzaydaki, varoluştaki diğer maddeler ve diğer var olanlarla üretim yapar ve hem üretim için ve hemde ürettiklerinin yaşaması ve üretim ve türetimin devam etmesi için işler. Varoluşun işleyiş yönü, anlamlı yapıların, şeylerin üretilmesi, mevcut olması ve bu mevcut olan anlamlı şeylerin mükemelliğe yani yapılarının gereği olan doğalarına, dengelerine varmasını sağlama yönündedir. Gelişimini tamamlayan herşey doğasına, dengesine varmış, mükemel durumda demektir. Varoluştaki herşeyin doğasında, belli bir yöne eğilim göstererek yaşama, işleme, davranma vardır. Bunun temelinde hakikat, hak, iyi, fayda esastır. Varoluşun hepsi sadece gerçektir. Hepsi bilinebilir veya mantığı anlaşılabilirdir. Yani hepsi kanıtlara sahiptir.

    Varoluştaki geri dönüşüm düzeni konusunda mesala uzakdaki kara delikleri, uzayın girdapları, değirmenleri olarak görürüm. Onların zayıflamış maddeleri, enerjileri, ışıkları öğüttüğünü, toz ve parçacıklara dönüştürdüğünü, böylelikle tekrar kullanılabilir hale getirdiğini düşünüyorum.

    Uzayın ardı diyebileceğimiz yer veya yerlerde varmı bilmiyorum, ama gerçekçi bir uzayın ardı diyebileceğimiz yerler yoksa, bütün varoluş bizim de bulunduğumuz uzay alanından ibarettir.

    Uzayda oksijen yoksa, var olan ateşin, elektriğin kısa devre yapması gibi bir sıcaklık oluşması yani maddenin ve diğer şeylerin kızarması söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Eğer uzayda alev varsa o zaman orada oksijeninde olduğunu söyleyebiliriz. Oksijen varsa, oksijenin ısı ile çözülebilir bir şekilde uzayda donuk olarak bulunabiliyor olabileceğinden bahsedebiliriz. Mesela güneş sıcaklığı bir kızarma ile mi bulunuyor, yoksa güneşte alev de var mı. Yani bir kağıdı yakarken oluşan alev gibi bir alev yapısı var mı yoksa sadece bir elektrik sobasının ısı oluşturma mantığı gibi veya buna benzer enerji maddelerinin yoğunlaşması ile oluşan ve oksijene ihtiyaç duymayan bir kızarma, ısınma mıdır. Bunu şahsen bilmiyorum.

    mesela gezegenlerin işleyişinde, örneğin dünyamızın çekirdeğinin yeryüzünden elektriksel olarak beslendiğini düşünüyorum. Yani güneşten gelen ısı, ışık veya elektriksel yapıyı veya ruzgarların veya diğer şeylerin oluşturduğu enerji elektriksel sinyaller olarak yer çekirdeğine ulaştığını düşünüyorum.

    Doğrusu Dünya çekirdeğinde diğer yanıcı ve yakıcı maddelerle birlikte erimiş metal da bulunduğunu ve dünya yüzeyinden aldığı elektrik ile kısa devre yaparak ısı yaratıyor olabileceğini de düşünüyorum.

    Gezegen ve yıldızlar hareketlerinden, enerji elde etmek gibi teknik diyebileceğimiz, işleyişlerine ve fonksiyonlarına artı yaratacak bazı faydalar da elde ediyor olabilirler.

    Bizim yeryüzünde havaya uçmadan kalmamızı sağlayan yer çekirdeğindeki elektriksel çekime karşılık bizim bedenimizde bulunan elektriksel yük sayesinde iki yapı arasında oluşan çekim ile yeryüzünde yere doğru bir ağırlığımız oluyor olabileceğini düşünüyorum.

    Maddeler için de bu durum söz konusu oluyorsa, yani ağırlığı oluşturan sadece iki unsur arasındaki elektriksel çekim ise, elektriksel yapısı tamamen alınmış bir madde acaba dünyada ağırlıksız olabilir mi.

    Ay gezegenin de, gezegende veya çekirdeğinde mühtemelen elektriksel yoğunluk daha az olduğu için çekimi daha hafif olmakta ve insanın veya maddelerin ağırlığı daha az olmaktadır diye düşünüyorum. Ağırlık veya mıknatıssal kuvvet iki elektriksel yük bulunduran unsurun barındırdıkları elektriksel yüke paraleldir diye düşünüyorum.

    Kolaylık olsun diye, bir madde atomlarına ayrıldıktan sonra, atomlardaki yapısal elektriksel yük alınırsa, o atomların havada kalabilmesi belki sözkonusu olabilir. Mühtemelen mühteviyatında yapısal elektrik kalmamış ve havada kalabilen parça, ilgili maddenin en küçük parçasıdır diyebiliriz belki. Bir parçacığın tüm elektriğinin alınması demek, parçacıklar arası elektriksel bağ da kalmamış demektir, diye düşünebiliriz belki.

    Bir şeyin yoğunluğu artıkça daha çok elektrik barındırması, moleküler bağlar ve tanecik yükü olarak, ve bu da ağırlığının artması demektir, gibi görülüyor.

    Atmosfer unsurları da, havanın ağırlığı gibi şeyler, ağırlık oluşturuyorsa, havanın ağırlığı ve elektriksel çekim belli paylara sahip demektir. Ancak vakumlammış bir boşluğun içinde olan şeylerinde aşağı doğru inmesi, ağırlığının oluşması, hatta ağırlığının değişmemesi  sözkonusu herhalde. Bu konuda net bilgim yok.

    Başka çekim kuvvetinin ve etkinin olmadığı, tamamen nötr bir ortamda her madde veya canlı, çekim kuvvetlerinin alanına girdikleri anda birbirilerini çeker gibi görünüyor. Bu durum da herşeyde bir mıknatıs özelliği var gibi görünüyor.

    Çekim kuvveti ile ilgili bu mantık doğru ise,

    Yani çekim kuvvetinin yapısı doku bağı gibi yapısal elektrik ise, Belki çekim kuvvetlerini etkisiz kılacak şeyler, araç gereçler üretmek gibi güzel gelişmeler olabilir.

    ……………..

    İyi bir şey;

    Ülkemizde, ülkede konuşulan tüm dillerin, iyi kültürlerin, iyi yaşam davranışlarının ortaklaştırılması ile bir dil, kültür, davranış örnekleri üretilirse bence güzel olur. O vakit anadoluda yaşayan insanlar olarak bir etnik yapıda olmuş oluruz. Yani örneğin, türkiyede konuşulan tüm dillerden iyi, güzel kelimeler ve diğer dil unsurlarından geniş ve gelişmiş bir dil oluşturmak.

    Böyle bir dil daha kapsamlı ve daha dünya dillerinden biri olarak kabul gören bir dil olur.

    Böyle bir şeyin milletin diğer bireylerinin de istediği bir şey olduğunu biliyorum.

    Belki devletimiz, benim de dikkatimde olan sorunlardan, iletlerden kurtulunca bunun için gereken çalışmaları, milletin istediği olduğu üzere, yapar.

    Aynen bu örneğe benzer olarak, dünya için de, dünyada konuşulan dillerin unsurlarının ortaklaştırılması ile bir dünya dili, kültürlerin ortaklaştırılması ile, bir dünya kültürü ve iyi davranışların örneklenmesi ile, bir dünya insan davranışları, yaşamsal kültürü oluşturulabilir.

    Bu konuda da birleşmiş milletler kurumu gereken çalışmaları belki yapar.

    Gönlüm geniş, geniş bir dil, geniş bir kültür, geniş bir dünya istiyorum.

    ……………

    Bir tespit;

    Virüsler, başka hücreleri kendilerine benzeterek zararlı unsur sayısını çoğaltıyorlarmış.

    Zararlı insanlarda başkalarını kendilerine benzeterek sayılarını ve etkilerini artırmaya çalışırlar.

    Yapısı, amacı zararlı, olumsuz olan unsurların benzerliğine bir örnek.

    Kötülük, haksızlık gören, kötüleşerek, kötülük, haksızlık yapanlara benzediği gibi, kötülerin, zararlı olanların yönlendirme, yanıltma, aldatma,  kötü şeylere, kötü alışkanlıklara bulandırma ile de bazılarını kendilerine benzetebiliyorlar. Bu bireylerin kendi karakterleri gitmiş oluyor.

    Kötü veya zararlı diyebileceğimiz bireyler, kimsenin bir şeyi değildirler ve hiçbir etnik yapıdan da değildirler. Onlarda normalde insanlarda bulunan insan yapısı, duygu, düşünce yada amaçlar bulunmaz. Onların laflarına bakılmaz ve mümkün olduğunca onlarla iletişimi kesmek gerekir. Onların insanlara bakışı, dinlemesi veya konuşması bile zararlı ve art niyetlidir.

    Bunlarda başkalarına  normal görünmeye çalışma, hatta başkalarına haklı olduklarını söylemeleri, insanların duygu düşüncelerini, amaçlarını, hassasiyetlerini, isteklerini, hayattan beklentilerini suistimal etmeleri, onların savunucusu olduğunu söylemeleri çok olur.

    dinlediklerine,  izlediklerine, şahıslar hakkında doğru yanlış duyduklarına yalan, iftira, abartı ekleyerek veya sorunlu bir durumu fırsat olarak görerek kötüye kullanmaları, zararlı amaçlar, düşmanca davranışlar sergilemeleri çok olur.

    Kendi yanlışlarını, zararlarını, amellerini başkalarına iftira etmeleri çok olur.

    Bir yandan hiç birşey olmamış gibi veya basit birşey olmuş gibi davranabilecek kadar da utanmazdırlar.

    Bunlardan bir takım yapılarla bağlantılı olmayan zararlılar, evlerinin haini, zararlısı olarak yaşarlar.

    Bu Hainlerin, pisliklerin davranışları enteresanmış.

    Kötüler, zararlılar dünyanın neresinden olsalar birbirilerine benzerdirler veya aynıdırlar.

    Herkesin kendimiz gibi olduğunu düşünmemeliyiz.

    Organize veya bireysel kötüleri, zararlıları görmek, bilmek insanlar, toplumlar, ülkeler için her açıdan hayatidir.

    Bunlar, karşılaştıkça, gördükçe anladıklarımdır.

    Karşılaşmadan, görmeden, duymadan kötülük veya zararlı bilinemez.

    Anladığım kadarı ile insanlar olarak, yani iyi hücreler, iyi bakteriler gibi,  dünyada yanlız değiliz. Dünyada insana benzeyen, iki kolu iki bacağı olan yapısı, amacı ve durumu itibarı ile mikrop olan, virus olan canlılar da var.

    Ben şahsen her insan görünümünde olana insan demiyorum, esasen mikrop veya virüs olanlara, unsur, demeyi tercih ediyorum. Çünkü  insanlara has özelliklerde olmadıkları için gerçekte insan olarak sayılmazlar.

    ………….

    Mucizevi beslenme olayı;

    Tesbit ettiğim bir durumu sizlerle paylaşmak istiyorum;

    insanın fiziki beslenmesi gıdalardır.

    iyi , temiz, sağlıklı gıdalar tükettiği zaman bunlardan fayda görür.

    Zararlı veya yanlış gıdalar tükettiği zaman bunlardan zehirlenir, zarar görür.

    Gelin görünki insanın beslenmesi sadece fiziki gıdalardan ibaret değil.

    insanın ameli, sözleri ve neye taraf olup neye taraf olmadığı durumuda insanın beslenmesidir.

    Zararlı, yanlış, haksız veya haram şeyler yaptığı zaman insan beynen, bedenen ve yaşamsal olarak zehirlenmiş olur.

    insan hak, hukuka, samimiyete, durustluğe ve helal bir insan olmaya taraf olduğu zaman veya bu hususlara dikkat ederek yaşayan bir insan olduğu zaman iyi beslenmiş olur.

    Yaşamı kötüleşmez, iş hayatı, itibarı ve maddi ve manevi hayatı kötüleşmez. Ayrıca beyin ve beden , iyilikle ve saflıkla beslendiği için psikolojisi ve beden sağlığıda kötüleşmez.

    Olabilecek sorunları muhakkak atlatır.

    insan biyolojik bir robot gibidir.

    Kötü gıdalar gibi kötü amellerde onu zehirler.

    Hep görmüşümdür, sorunlu davranışları olan veya sorunlu davranışları savunmuş insanlar hep düşmüşlerdir.

    Doğru şeyler insan beyninin ve bedeninin sağlıklı çalışmasını sağlar ve bunlara enerjidir, besindir. Yani temiz ve kaliteli enerji, yakıt verilmiş bir cihaz veya makine gibi sağlıklı ve güçlü çalışır. Zeka, akıl, anlama yetisi, başarılar için gereken yetiler ve vesaire şeylerde süper olur.

    Saf, dürüst ve iyiliklerle yaşamış insanlar ise hep yükselmişlerdir.

    Bu şekilde beslenmiş bir insan tüm sorunlarını çözebiliyor ve muaffak olabiliyor.

    Kendimiz insan olduğumuz için, insani özellikleri taşımamız ve ön planda tutmamız da iyi bir beslenmedir.

    Dinlere göre yaşam dahil diğer şeyler, kötü beslenmedir.

    Ben bu şekilde, çaresi olmayan hastalıkları ve çok ağır zorlukları aştım.

    Bu bilgileri hem sizinle paylaşmak hemde tavsiye etmek istedim.

    Buna manevi beslenme diyebiliriz.

    Bu şekilde iyi beslenme gerçekten çok huzur da verici.

    Herkese, maddi, manevi iyi beslenmeler diliyorum.

    ………

    İnsan, iyi olduğu zaman, yani haksız olmamaya dikkat ettiği, dürüst, samimi, saf niyette olduğu, dengeli ve adaletli olmaya çalıştığı zaman; bilebilmesi, anlama mümkünatı, iyi paralar kazanabilmesi, maddiyatını koruyabilmesi, maneviyatını koruyabilmesi, başarılı bir şahıs olabilmesi, şahsi ve yaşamsal güvenliğinin olması mümkün olur.

    Hayatta hiçbir zaman haksızlık olmamıştır.

    Bazen insanın kendi suçu olmayan, ama kendi elinden çıkan sorunlardan kaynaklı yada kendi elde olmayan dikkat veya eksikliklerinden kaynaklı, yada baştan sona kadar yaşamın hesabı olan sebeplerden de hayatta sorunlar yaşayabiliyor.

    Bu tür durumlar insana suç yada günah olmayıp sorunlarla karşılaşmaya sebep olabilmektedir. Bu yaşamın hesapları olan kısımlar, durumlardır. Bunlara yaşam yükleri diyebiliriz.

    Bilerek veya umursamazlık ile sorun olanlar, yani suç veya günah işleyenler ise elbette kendilerini tüketiyor ve ciddi sorunlar yaşıyor, sonları kötü oluyor.

    Yaşam, gelişigüzel yaşanılan bir yer değildir.

    Varoluş, yapısal olarak belli bir hesaba, düzene sahiptir. Yani bu durum varlığın mühteviyatında, doğasında vardır. Zaten bundan başka bir hesap yürüten, düzen olduran, hak ve hakkikatı yürüten yoktur. Canlı veya cansız varlığın tamamı, belli hesaplara ve belli düzenlere göre yaşar ve davranır.

    Sorunlar yaşamamak için dengeli yaşamaya çalışmak zaruridir.

    Kısacası yaşam kurallarına uymak, uymaya çalışmak biz insanlar için faydalı bir iştir.

    İnsan yaşam kurallarına uymaya çalıştıkça, bir süre sonra, karakteri de, otomatik davranışmarı da, yaşam kurallarına ve olması gerektiği şekle uygun olur. Ve bu güzellikler ve özellikler yapısal hale gelir.

    Dikkatinizi çekmek isterim ki, bir ülkeye saldıranların ilk hedef aldığı insanlar, bu özelliklerdeki insanlardır. Bu insanlar aynı zamanda, haklı olan ülkeleri ve toplumları için, güçlü birer destek, direnç ve yaşamsal güçtürler.

    ………

    Kötüleşmek veya öyle kalmak, zararlı olmak, haksız olmamaya çalışmamak, hak, hukuk dinlemez olmak, haksız kurnazlık çabasında olmak, haddini aşarak davranmak, edep dışı yaşamak, yani kısacası olumsuz olarak, zararlı olarak yaşamak; uyuşturucu kullanmak gibi, tadımlık miktarlar haricinde alkol kullanmak gibi, kumar bağımlılığı tezgahlarına düşmek gibi, kötü alışkanlık tezgahlarına düşmek gibi insanı her açıdan tüketen şeylerdir.

    Durumu bu olan insanların ne insanların gözünde ne de yaşamın hesabında hiç bir değeri yoktur. Olumlu, olumsuz aman aman denilebilecek yapıların dahi hesaba kattığı sadece iyi insanlardır.

    Gerçek değer, saygı, sevgi, takdir sadece iyi insanlar için vardır.

    Sadece iyi insanlar salt kendi varlığına güvenir, güvenebilir.

    Ve sadece iyi insanların dünyası, gerçek dünyadır.

    İnsanı özelliklerini, yapısını, samimiyetini, hak ve hakikat hesabını eline almış her insanın, kendisi ile alakalı olmuş her meseleye gücü veya imkânı yeter.

    …………….

    Faydasını gördüğüm şifalı bitkiler.

    Kuru papatyayı ve kuru hatmi (hiro) çiçeğini karıştırıp bitki çayı yaptım ve günde 4 vakit ( sabah, öğlen, akşam ve yatmadan önce ) içtim.

    Kuru nanedende çay yapıp günde 2 vakit içtim.

    Psikolojik sorunlarımı (Kontrolsuz yoğun düşünce, kontrolsuz hatırlama, gereksiz şeyleri sürekli düşünme, gergin düşünme vb. ) ve sinirsel sorunlarımı (gergin olmak ve sinirlerin organlara vurması gibi sorunlar) giderdi.

    Uyku konusunda çok faydalı oldu. Sabah gerginliklerine ve kendime gelememeye karşı çok faydalı oldu.

    Halsizliğe, üşengeçliğe ve kişisel bakımı aksatmaya karşı çok faydalı oldu.

    Duygu ve düşünce sağlığıma çok faydalı oldu.

    Basur sorununa, bağırsak tembelliğine ve sürekli hafif ishal olma durumuna karşı çok faydalı oldu.

    Kendime farkındalığım artı , dingin ve sakin dengem oluştu. Kendime gelmiş oldum.

    Heyecan, panik ve agresiflik gibi kontrolsuz olan halleri giderdi.

    Sorunları gidererek normal dengeme kavuşmamı sağladı.

    Bu bitki çayları ile ilgili deneyimim ve gördüğüm faydalar bu şekilde oldu.

    Bu yazdıklarım prensip olarak tavsiye değildir ama araştırabilir ve değerlendirebilirsiniz.

    Herkese bol şifalar.

    Ayrıca, kontrolsuz iç konuşma yani boğazdaki sessiz konuşma sorununu da giderdi.

    Bu bitkileri 3 aydır kullanıyorum. Ve devam ediyorum.

    Salgın hastalıklarına karşı ve genel sağlığada çok faydalı olduklarını deneyimledim.

    Bu bitki çayları, kendi konuştuklarımı ve duyduklarımı iç sesimle tekrar etme, gözümün gördüğü yazıları iç sesimle okuma ve var olan bazı düşünsel takıntılarıda giderdi.

    Bitkileri 3-4 dakkika kaynatarak çay yapıyorum . Papatya ve hatmi çiçeği çayını soğuk , nane çayını ise ılık içiyorum.

    Papatya ve hatmi çiçeği çayını çaydanlıkta her seferinde 6-7 bardak olarak yapıp buzdolabında saklıyorum.

    Nane çayını ise cezvede her seferinde tek bardak olarak yapıyorum.

    Bu çayların cilt sağlığınada çok iyi geldiğini gördüm.

    Bu çaylar, cinsellikle ilgili aktivitelerin, duyguların ve düşüncelerinde normal olmasını sağladı.

    Psikolojik sorunlarda herşey istem dışı biraz karışır, o sorunlu halleri giderdi.

    Nefes alış verişimi de çok rahatlattı.

    Ayrıca internetten okuduğum kadarı ile bu çaylar, antioksidan özelliğinde, damarları temizleme, ciğerleri yenileyici ve metebolizmayı da çalıştırıcıymiş.

    Sorunlarım çok eziyet verici idi. Ve 20 yıldan fazla çektim.

    Bu benim için hayata yeniden geri dönüş oldu.

    Eskiden bitkilere pek inanmazdım. Ama gerçekten ciddi tedavi edici faydaları olabiliyormuş.

    Vucudumda ve psikolojimde ağır bir uyuşukluk yaşardım, sanki cilt sinirlerim duyarsızlaşmuş gibi cildim uyuşmuş hisederdim. Bu çaylarla bu sorunumda son buldu. Şuanda durum çok iyi olmakla birlikte, canlılığımı ve eski gücümü kazanmaya devam ediyorum .

    Dizden aşağı ayaklara kadar bacağın ön kısımlarında bulunan kas dokular, yürüdüğümde sertleşir ve ağrı yapardı.

    Ayrıca kaslarımda, kas dokularımda ve kalbimde kas sertliği hisederdim. Bu bitkilerle bu sorunlarıda artık yaşamıyorum.

    Bu bitkiler, anti sağlık maddeleri diyebileceğimiz zararlı maddelerden,casusluk maddelerinden, uyuşturucu ve uyarıcı maddelerden ve diğer madde ve ilaçlardan kaynaklı bu ve bunlara benzer sorunlarada faydalı olmaktadır.

    Bu çayın 6 aylık kullanımından sonra basur sorunları olanlarda basur bölgesi şişkinliklerinin de içeri çekilmeye başlaması söz konusu olmaktadır.

    Not: bu 3 bitkiyi karıştırarak çay yapmakta mümkün. Çayı bardağa dökerken çay süzgeci kullanmak da içerken rahatlık yaratıyor.

    Bu bitkiler ayrıca insanda görülen ve görülebilecek, şeker, kolostrol, tansiyon, kanser, cilt hastalıkları gibi hastalıklar da tahil olmak üzere tüm hastalıklara karşı tedavi ediciliği ve koruyuculuğu, kilo verme ve kilo verme bilinci yaratması gibi doğrudan ve denge sağlayarak dolaylı etkileri, faydaları deneyimlenebilir veya değerlendirilebilir.

    Bu buluşu belli bir tıbbi veya bitkisel ilaç formunda üreterek, buluşun tamamı, bir kısmı veya ilham alınarak aynı maddeler kimyevi olarak üretmek gibi ham formunu değiştirerek ticari olarak değerlendirmek isteyenler, büyük çaplı üretim şeklinde içecek veya bitki-meyve suyu olarak üreterek ticari olarak değerlendirmek isteyenler, buluş sahibi olarak benden izin almalıdır. Buluşun tavsiye edilmesi ve karışımın ham hali ile satılması serbesttir.

    Bu fikri ilaç buluşumla ilgili olarak mühtemelen ileride klinik faz 1 verilerinin de mevcut olmasını sağlayacağım. Tüm hastalıklara karşı ve doğrudan faydaları, etkileri ile birlikte dolaylı tedavi ediciliği, faydaları olduğu için mümkün olan en uzun süre boyunca klinik denemelerinin-faz 1 çalışmasının yapılmasını sağlayacağım.

    (Bu ilaç buluşumu, mart 2022 de ürettim ve kullanmaya başladım. 5 aydır kullanıyorum, şuan ağustos 2022 )

    Ağustos 2022 tarihi itibarı ile; artık hazırladığım bu çaya incir de katıyorum.

    İncirin genel olarak bir çok faydası olduğu gibi, kansere, yüksek tansiyona, şekere, kolestrole, astıma, bronşite, kabızlığa, kan basıncına faydalı, kansızlığa, mikroplara karşı, sindirime faydalı, kilo düzenleyici, kalp damara faydalı, antioksidan, hücre yenileyici, cilde faydalı, erkeklerde ve kadınlarda cinselliğe ve üreme konularına  faydalı, kemik ve dişlere faydalı, bol vitamin ve mineraller barındıran, mideye iyi gelen, enerji verirken kilo aldırmayan çok özellikli bir meyve olduğunu biliyorum. Şimdiye kadar, özellikle 2022 başından bu yana, reçel, taze ve kuru olarak bolca tükettiğim bir meyve oldu. Şimdi ilaç amacı ile de çayıma katıyor olacağım.

    Yani artık yukarda yazdığım çayımı; kuru papatya, hatmi çiçeği, nane ve incir karışımı ile yapacağım. Önce inciri doğrayıp biraz su ile 3-5 dakkika kaynatıyorum, sonra bitkileri ekleyip ve  suyunu tamamlayıp 3-5 dakkika da öyle kaynatıyorum ve demlenmeye bırakıyorum. Hepsini birlikte çaydanlığa koyup 7-8 dakkika (bitkiler çökene kadar) kaynatıp demlenmeye bırakmak da mümkün.

    Sade bitkiler olarak tatsızken, incir ile çayın tadıda çok güzel oldu, meyve suyu veya gazoz (mesela ve sadece doğal maden suyu karışımlı) olarakda tüketilebilir.

    Gerçektende çayım için yazdığım bu faydaları verecek, çayıma ekleyebileceğim bir ürün arıyordum. Şimdi bitkisel ilacım-çayım daha inanılmaz.

    Bulabilsem, kuru veya yaş ışkın bitkisini de (dağ muzu-yayla muzu-tırşok) çayıma katacağım. Epeydir aklımda. Işkın otu da kansere, zararlı maddelere, şeker hastalığına, nefes alma sorunlarına karşı, sindirim, mide, yemek borusu, kemik erimesi sorunlarına karşı ve diğer bazı hastalıklara karşı etkilidir. Cinsel açıdan faydalı, c vitamini deposu, cilt ve hücre yenileyici etkileri olan bir bitki.

    Bu çay ayrıca sorunlu etkileri gidererek, kenliliğiniz ile, yapınız ile, esas yapınız ile yaşayabilmenizi de sağlar. Ben öyle gördüm.

    Emir’in çayı tamamdır. Şifa olsun.

    Kısaca bu çayın bitkileri ve etkileri;

    Kuru papatya, hatmi (hiro) çiçeği, nane, incir.

    Tüm sinir sorunlarına,
    Tüm psikoloji sorunlarına,
    Kas sorunlarına,
    Uyku sorunlarına,
    Halsizliğe,
    Bilinç ve şuur zayıflığına,
    Moralsizliğe,
    Deprasyon haline ve fazla hareketliliğe,
    Duygu ve düşünce sorunlarına,
    Basur sorununa,
    Huzursuzluğa,
    Konturolsuz ve yoğun iç ses (boğazda sesiz konuşma) sorununa,
    Algı bozukluğuna, panik ve kaygı sorununa,
    Genel olarak hastalıklı bir halin olmasına,
    Çökünlük ve manevi güçsüzlüğe,
    Vucut ısısı dengesizliklerine,
    Ve benzeri sorunlara karşı, tedavi edici oldu.
    Bunu net deneyimledim.
    Casusluk maddeleri ve antisağlık maddeleri ile zehirlendiğim için bende bir çok çaresi olmayan ve şiddetli seyreden hastalık oluşmuştu.

    Günde 4-5 vakit (sabah, öğlen, ikindi, yatsı ve yatmadan önce ) birer su bardağı içerek 4-5 ayda klinik düzeyde şikayetim kalmadı. 8 ayda çok rahat hisettim. Bu çayı bu şekilde tedavi amaçlı enaz 1 buçuk yıl kullanmayı düşünüyorum. Sonraki zamanlarda bazen içerim.
    Deneyimlerim bu şekilde.

    Nisan 2023 itibarı ile (bu ilacı kullandığımdan 1 yıl sonra) artık çayıma nane koymayı da kestim. Çünkü nanenin de yaptığı gevşemeye artık ihtiyacım yok. Vucut ve sinir rahatlığı, bu tarih itibarı ile çok iyi durumda. Papatya, hatmi ve incir ile devam ediyorum.

    ………………..

    1 ocak 1976 tarihinde doğdu

    ………………..

    Hakkında: Ben benim

    Özgün, serbest Mucit, bilim, fikir insanı – ülke, millet, yaşam, insan dostu, direnci, gücü

    Ad: Ömer Emir Canşı

    Önceki ad: umran canşı

    …………

    Benzersiz göz rengim

    (sanırım göz rengim için de bana saldırdılar)

    Gri halkalı gözlerim; Forsum 🙂

    (Doğal göz rengim)

    sağ göz
    sol göz

    facebook adresim : ömer emir umran canşı

    https://www.facebook.com/profile.php?id=100076397433350

    .

    (Not: 6 kasım 2022 itibarı ile artık chp üyesi değilim. Yaklaşık bir buçuk yıllık Üyelikten istifa ettim.)

    …………..

    Yazı içinde gelişi güzel yazdığım bazı kelimeler itibarı ile belirtmek isterim ki, ben, ci-cu değilim. Yani herhangi bir inanç yada idolojinin bireyi değilim. Dincilik, atatürkçülük, demokrasi, felsefeler ve benzeri şeylerin anlayışında değilim.
    Bir şeyde doğru kısımlar varsa bunları teyit eden, yanlış kısımları da açıkça belirten bir insanım.
    Ben, üretkenliği önemseyen, ekonominin toplumlara yayılmış bir yapıda olması gerektiğini düşünen, samimi ve insancıl insan yapısının kaliteli olduğunu düşünen, hak, hakikat ve adaleti de gözeten, bütün insanlığın, sağlıklı, varlıklı ve nitelikli, gelişmiş bireyler olarak yaşamasını isteyen ve bunun için çaba da göstermiş olan bir insanım.

    …………..

    Yeni bazı icat, geliştirme ve bilgiler;

    Gerek diş vidalarının ( implant) gerekse kaplama dişlerin ölü insan kemiklerinden veya uygun olursa hayvan kemiklerinden veya fil dişi kemiklerinden yapılmasının daha ucuz, kaliteli, sağlıklı ve dayanıklı olabileceğini düşünüyorum. Ayrıca bu kemikler insan kemikleri ile bütünleşik oluşturursa, kendi kemiklerinin bir parçası olur. Yani kemikten yapılmış bir diş implant vidası çene kemiği ile tam bütünleşir. Veya kemikten yapılmış bir kaplama, insanın törpülenmiş dişleri ile birleşerek kendi dişleri, kemikleri haline gelebilir. Bu konuda bu protez ve implantlarda kemikten başka meteryal kullanmamak ve bütünleşmeye engel yapıştırıcılar kullanmamak gerekir. Bu protez ve implantlar toz haline getirilmiş kemiklerin uygun bir yapıştırıcı ile istenen şekilde protez veya implant üretilmesi şeklinde olabilir. Vidaların üretilmesinde normal kemiklere şekil verilmesi ile de belki uygun üretim olabilir. Ölü insan kemiklerinin insanda kendi kemikleri ile bütünleşmesini olası görüyorum. Bu bir nevi kemik nakli gibi birşey olmuş olur. Bu bütünleşme hayvan kemiklerinde veya fil dişi gibi kemiklerde de mümkünse onlar da bu diş protezleri ve diş platinleri üretiminde kullanılabilir. Diş protez ve platinleri üretiminde yapıştırıcı olarak ilk aklıma gelen reçine gibi doğal yapıştırıcılar oldu. İşe yarar mı, denemek ve değerlendirmek lazım.

    Bu tür kemiklerden insan kemik kırıklarında ve diğer kemik ihtiyaçlarında platin protezler olarak üretilmeside belki mümkün olur. Yani bir bacak kırığı için kemikten üretilmiş yama gibi iki levha, iki vida ve iki somun ile protez oluşturulduğu zaman bu parçaların zamanla insan kemiği ile kaynaşması ve kendi kemiği haline gelmesi mümkün olur.
    Gerek dişlerde ve gerekse kırıklarda bu yöntemin uygulanabilir olması durumunda, şuanda uygulanan yöntemlerde bulunan tüm sorunlar ortadan kalkmış olacak. Maliyet olarak da bu üretim çok daha ucuz olacaktır.

    Daha önce insan cildinden kulak zarı yapmak fikrime ek olarak, ihtiyaç olan kulak zarını, dokusu uyumlu olan ölü insanların cildinden yapmak fikrinide buraya eklemek isterim.

    Ölü insanların organlarının nakillerde kullanılabilmesi için organ canlandırma ve güncelleme/yenileme cihazlarını icat olarak üretmiştim. Ayrıca bunların üretimi ve bu konuda zamanla oluşacak bilgilerle toplamda ölü canlandırma makinelerini belki üretebiliriz demiştim. Bu konuda her bir organı canlandırmaya ve yenilemeye uygun cihazlar henüz üretilmemiş. Sadece bildiğim kadarı ile iki çeşit üretilmiş bildiğim kadarı ile. Kalp ve böbrek için cihazlar üretilmiş.
    Bu alanın gelişmesi ile ve buluşunu yapmış olduğum ölülerden uzuv nakli mümkünatının etkin kullanılması ile sakat insan kalmamasını sağlamak mümkün olur.
    Hatta bu konuda dünyaya hizmet veren bir ülke olabiliriz. Hani derler ya, ölüsü bile para eder, 🙂 iyi işler yapmakta etkin olabiliriz. Engel olanları umursamamalıyız. Ellerinden geleni ardlarına koymasınlar. Bilinmelidir ki her zaman sonuçta haksız olan kayıp eder.
    Haklı, samimi olan sorun oluşturulan süreçler olduğunda, o süreçlerde kendini, hayatı ve karşı unsurları daha iyi tanır, hayatta daha etkin ve kararlı olur. O süreçlerin neticesi böyle olur. O yüzden hiç bir zaman karşıt unsurları beş paraya bile saymamak lazım.

    Şuana kadar her bir icadımın bir sektör oluşturmak kadar etkin, faydalı ve önemli olduğunu belirtmek isterim.

    ………………..

    Ekonomi-üretim konusunda bazı bilgiler;

    Ekonomi ve üretim düzeninin tüm toplumun katılımının ve faydasının olmasından yana bir anlayıştayım. Çeşitli açılardan bu gerekli olduğu gibi, bir toplumun ekonomik buhran dönemlerine de karşı dayanıklı olmasını hatta o dönemlerde de kârlı çıkmasını sağlar. Üretimi ve ekonomisi topluma yayılmamış toplumlar ekonomik krizlere karşı çok hassas olurlar. Dünyada bir ruzgar esse, onlarda fırtına olur. Günümüzde bu örnekleri de görüyoruz.

    Bir toplum ihtiyacı olan herşeyi üretebilmekidir ve ihtiyaç duyan her yere satışını yapabilmelidir. Bu bir toplum için, insanlar için zaruriyettir. Zira zaman eski zaman değil, yani insanlar avcılık ve toplayıcılıkla ihtiyaçlarını karşılayabilecek durum ve koşullarda değiller. İhtiyaçları için üretim yapmalıdırlar. Üretim yaptıkça ihtiyacı olan parayı, değeri, itibarı kazanır. Enerjisini, yeteneklerinide kullanabilmiş olur. Bundanda mutlu olur. İyi insanlar üretmeyi sever.

    Bu çerçevede kendimde ekonomik koşullarıma kavuştuğum zaman, bilimsel üretimlerden hariç, fiili olarakta üretim işlerini yapıyor olacağım. Örneğin bolca sera kurmak, ayrıca toprağı olanlara sere kurup onların işletmesini sağlamak ve bu konuda kâr payı sahibi olmak, bolca hayvan çiftlikleri kurmak ve uygun koşulları olanlara hayvanlar alıp uygun koşul ve destekleri oluşturup yetiştiricilik yapmalarını sağlamak ve bu konudada tarafların kâr üzerinden uygun paylara sahip olarak ekonomi elde etmesi mümkün olacak. Ayrıca tekstil atölyeleri kurmakla birlikte, evlerinde üretim yapabilecek insanlarında üretim yapmasını sağlamak, diğer çeşitli sektörlerde de hem merkezi yapıda hemde topluma yayılmış haliyle üretim-çalışma modeli oluşturmayı öngörüyorum. Bu model hem ülkemizde ve hemde tüm dünyaya yayılmış bir model olsa, dünyanın ve ülkemizin zarüri ihtiyaçlar konusunda herhangi bir sorunu kalmaz. Bu insanlar için yaşam koşullarının da rahat olmasını sağlar.

    ………….

    Tarım-seralar konusunda faydalı bazı fikirlerim:

    Herşeyden önce, dolu, donma, kar, fırtına gibi kötü hava koşullarına ve yazın güneşe karşı seralara var olan sera naylonlarının haricinde çadır örtüde (şantiye çadırı gibi) yapılması bu konudaki sorunları çözeceğini düşünüyorum.
    Bu çadır gerektiğinde etek kısımları-kenar kısımları istenilen seviyede toplanabilen yapıda olursa fonksiyonlu olmuş olur.

    Ayrıca şantiye, taziye çadırı gibi çadırların sera için de kullanılmasının da çok pratik ve avantajlı olacağını düşünüyorum. Bunlarda da çadır örtü haricinde aynı ölçülerde sera naylonu kılıfı-örtüsü de çadırı üretmiş firmaya veya başka firmaya yaptırılır ve bu şekilde kullanılır.
    Seralarda rafçılarda satılan demir raflardan katlı sera oluşturmak ve bu raflarda boş tenekelerin ortadan yatay ve dikey kesilmesi ile elde edilmiş saksılarda bitki yetiştirmek şık ve güzel bir iş olur. Saksıların bir sırası yerde üç sırasıda üç kar raflarda olmak üzere dört katlı üretim yapmak mümkün. Rafları bağlarken daha az raf kirişi kullanabilmek için her raf kenarında iki tabaka rafı üç kirile bağlamak avantajlı olur.
    Serayı sulamak için de, raflardan daha yükseğe konulmuş su deposundan, damlama sulama hortumları ile sulama yapmak hem pratik olur ve hemde maliyetsiz olur. Saksıları elle sulamakta mümkün tabi.
    Hortumlarla yapılacak sullamada, saksılara göre bir hortum ağı oluşturulur, sabit olur. Su kazanı musluğu açıldığı zaman bütün saksılar sulamış olur.
    Sera tarımında, topraksız tarımda kullanılan vitamin ve besin takviyelerinin düşük dozlarda kullanmak ayrıca, toprakta kanatlı hayvan, özellikle küçük baş hayvan gübreleri, yumurta kabukları gibi katkıları kullanmak verimi artırır ve maliyet ucuz olur. Senede bir saksı toprakğını yaz aylarında, saksılardan çıkarıp güneşletmek güçlendirmek faydalı olur, performansı diri tutar.
    Topraksız tarımda da boru, pompa ve vesaire sistem yerine sığ bir havuz oluşturmak, topraksız tarım sepetlerini ortası delinmiş çapı otuz beş santim kadar olan kare tahtalara, plastiklere veya köpüklere koymak ve bu fidelerin suda bu şekilde yüzer şekilde yapmakta mümkün, diyorum.
    Bu siztemde bir su dinamosu ile havuzdaki suyu bir yandan alıp bir yandan havuza boşaltmak devir daimi sağlar. Hatta hortumun başına bir duş başlığı bağlamak, hem suyun daha iyi havalanması için hem bazen bitkileme yağmurlama yapmak mümkün olur. Bu pompa için ayrıca saati bir priz kullanılabilir.
    Ayrıca bu su devir daimi konusunda şu da yapılabilir, sehpa üzerinde bulunan kazandan, havuza belli aralıklarla konulmuş damlama sulama hortumları ile havuzun her yanına su dağıtımını enerjisiz yapmak mümkün. Suyun tekrar kazana alınması konusunda, su kazanı boşaldığı zaman havuzdaki suyu bir su dinamusu ile kazana tekrar aktarmak mümkün. Su alınması kısmıda havuzun çeşitli yerlerini yayılmış, yer yer delikli su hortumu ile yapmak, havuzun her tarafından su çekilmesini sağlar.
    Bir havuz oluşturmak işi, beton veya çeşitli meteryallerden olabileceği gibi, havuz duvarı kısmı, bir iki dizi pireketlerden veya içi biraz toprakla veya kumla veya biraz su ile doldurulmuş (tenekeler kolay yerinden oynamasın diye) tenekelerle de yapılabilir. Veya toprağı yirmi santim kadar kazarak bir havuz alanı oluşturmak da mümkün. Bu şekilde yapılan havuza bir naylon serilerek havuz elde edilmiş olur. Böyle bir havuzun yirmi santim yüksekliğinde olması yeterli olur. Havuzda bulunacak su miktarıda on santim civarında olması uygun olur.
    Portatif havuzlarda, havuzun dört tarafının yürüme için açık olması, havuza ayakla girmemek, bitkilerin bulunduğu takta tabakayı kenara çekmek için bir sopa kullanmak (değneğin ucunda L harfi bir metalde bağlanmış olabilir), düş başlığını paspas-çekçek sapı gibi sopalara bağlamak(uzaktaki fideleri yağmurlama şeklinde sulayabilmek için) pratik faydalardır. Ayrıca tahtalarda açılacak deliklerin şuanda normalde bu iş için açılan deliklerden biraz daha dar olması, daha faydalı olur. tahta yüzeyde sepetin tutma yeri kalsın diye. Ayrıca iki santim kalınlığında tahtaların bu iş için yeterli olacağını düşünüyorum. Bu tahtaların sudaki kısmın iki kenarına yine iki santim kalınlığında ve yaklaşık üç veya beş santim genişliğinde çıtalar çivilemek, tahtaya destek sağlar ve fideyi-tahtayı su yüzeyinde yükseltir. Bu tahta destekleri gerekirse yapılabilecek şeylerdendir.
    Su dinamosu-pompası olarak, mustakil evlerde su kazanlarını doldurmak için kullanılan küçük su dinamolarını kullanmak mümkündür. Bunlar hem alması ucuz ve hemde gerektiğinde tamiratı da ucuz olan pompa-dinamolardır. Satışı ve tamiratları su tesisatçılarında yapılabilmektedir.
    Portatif havuz yapımında veya saksı yapımında kullanılacak tenekeler, boş motor yağı veya mutfak yağı, tatlı şerbeti veya benzeri tenekeler olabilir. Bunlar hurda durumunda olduğu için maliyeti ucuz olur. İlgili yerlerden (yağcılardan, lokantalardan, tatlıcılardan, vb.) temin edilebilir.
    Damlama sulama hortumu da, hazır alınabileceği gibi, bir bahçe hortumuna iğne ile (ısıtılmış iğne de olabilir)delikler açıp, küçük delikli bir hortum elde etmek de mümkün.
    Topraksız tarımda, marul yetiştirmede her tahtaya bir delik ve bir marul konulması gerekir (tahta dengesi bozulmaması için).
    Ancak çoklu dala sahip, maydanoz, nane gibi bitkiler için bir tahtada çoklu delik açılabilir ve tahtalar daha büyük de olabilir.
    Hobi amaçlı bu topraksız tarımı, dikey veya yatay ortadan kesilmiş, havuz olarak kullanılabilecek tenekelerde de yapmak mümkün.
    Sera kurmadan topraklı yada topraksız saksılarda üretim yapmak isteyenler, saksıların üzerine bir naylon poşet geçirerek, bitki için bir sera ortamı oluşturabilirler. Ayrıca bu poşetler, birkile temas etmesin diye saksının kenarlarına bir tel bağlayarak bir çatı elde edebilirler. İki tel ile bunu yapmak daha faydalı olur. Yani hem sağdan sola ve hem önden arkaya tel bağlanarak poşetin geçirilmesi için bir iskelet elde edilmiş olur. Veya saksılara değnekler dikerek de poşet için bir iskelet oluşturmak da mümkün. Poşet olarak da, çöp poşetleri de bir seçenektir.
    Topraksız tarımda, suyun devir daimi için, akvaryum motorlarını kullanmak da mümkün.

    Havuz sisteminde, havuzda bol su olduğundan, suyun devirdaim ihtiyacı çok olmaz. Herhalde günde bir kez havuz suyu devir olmuş-havalanmış olsa yeterli olur. Bu balıklar için su ile ilgili gereken durum gibidir.

    Ayrıca tohumdan filiz yetiştirmek için de;
    Örneğin 3-4 santim kalınlığındaki tahta tabakalara matkapla bal petekleri gibi 1-2 santimlik kör delikler açıp bitki tohumlarını oraya koymak ve tohum yaprak verene kadar deliklere biraz pamuk koymak, şeklinde bir yöntemle havuzda filiz yetiştiriciliği yapmakta sanırım mümkün olur.

    Topraksız tarım için kullanılan sepetlerde, sepete konulan bazı küçük bitkiler sepetten düşmesin diye, sepetin içini tülbent, jüt veya soğan çuvalı kumaşları ile örtmek, ihtiyaç duyulduğunda işe yarayacak bir yöntem olur.

    Bu yöntemleri değerlendirmek isteyenler için bazı kurulum ve uygulama detaylarını da yazmış oldum.

    Topraksız tarımda, havuz sistemi ile üreticilik yapmak verimi artırır, üretimi de hızlandırır.

    Bu yöntemlerle, çeşitli masraflar, maliyetler, malzeme arıza giderleri ve zorluklar ortadan kalkmış olur.

    Bu yöntemlerin dünyada, yeni yöntemler olarak yerini bulacağını düşünüyorum.

    Ayrıca kültür mantarı yetiştiriciliğide çok karlı ve kolay bir iş olduğunu görüyorum. Koşulları olanlar bu işi de düşünebilirler.
    1 metrekarede 20 kilo verim. Toptan kilosu 30 tl, 25 günde bir hasat veriyor. Toprağı hazır alınabiliyor. Uğraşı yok, masrafı yok, kurulum maliyeti az, riski yok. İnsan mantarı marul fiyatına bile satsa kârlı ve keyifli ve millete faydalı bir iş. Tavsiye ederim.
    Yetiştiricilik yapmak isteyenler, internetten işi öğrenebilirler.

    …………

    .

    not: son bir ayda cumhurbaşkanını iki kez rüyamda gördüm, hayırdır inşaallah. Valla bu konularla ilgili gereken devlet icraatlarını yürütmekle yaşamın eli oldu diyordum. Belki onunla ilgilidir. Enaz bu seçimlerde onu destekleyeceğim. Haktır ve hayırlı olur inşaallah.

    19 nisan 2023 itibarı ile bedava destek ve oy vermemeye karar vedim. Bu amaçla konuyu akp ve mhp ye birebir ilettim. Bu ülkemizin ve milletimizin en önemli konusudur. Bu konuda zaten insanların sorun yaşamaması için gerekenler yapılmalıydı. Ancak sorunlar olmuşsa da en azından hak ve hakikat yerini bulsun ve suçlular cezalandırılsın diye gerekenler yapılmalıdır. Bu herkes için sorumluluk ve görevinin gereğidir. Böyle bir konuda ses çıkarmayan, samimi olmayan, ilgisiz kalan, ülkeye, millette ve insanlara karşı kesinlikle samimi değildir. Bu aynı zamanda bir samimiyet testidir. Asıl amaç test etmek olmasada, doğal olarak bu da anlaşılır. Hükümet bildiği bu konuda çözüm yönünde adım atarsa kısa sürede olumlu gelişmeler olur. Ben onlara, 5 mayıs 2023 tarihine kadar netice yönünde gelişmeler beklediğimi ve oyumun ve manevi desteğimin renginin buna göre belli olacağını söyledim. Kimsenin benim üzerimde bir hakkı yok. Benim her çevre ve yaşayanlar üzerin de epey hakkım var. Ben kimseden herhangi bir şey beklemiyorum. Yaşamsal modum olgusal-makro bir yapıda olup, şahsa mahsus olamaz. Bu yapı ile bir şahısla görüşmem söz konusu olduğunda, benim için o insanlıkla, millet veya milletlerle, devlet veya devletlerle ilgili bir temsiliyet addederim, bir sembol olur. Yani ancak bu şekilde diyalokta bulunmam yada muhattap almam söz konusu olabilir. Ve sadece ya insanlığın, devletlerin, milletlerin veya kavimlerin çaresiz kaldığı konuların gereğini yaptım ve sonuca ulaştırdım. Gündelik hayat ise başka bir şey, kendime göre yakışıklı, karizmatik, akıllı, zeki, yetenekli, ağırbaşlı ve biraz da artist herhangi bir insan gibi yaşarım.

    Hayatta herkes görevini yapmalıdır. Hak ve hakikatı gözetmelidir. Zaten birileri görevini yapmadığı için ve yanlış yaptığı için biz milletin hayatında bu kadar sorunlar oluşmuş.

    Dolayısı ile bu seçim meselesinde diyeceğim, işini yap, samimi ol, desteği al. Aksi takdirde ya oy kullanmam yada gidip oyumu yakarım. Desteklenecek, oy verilecek seçenek yok derim. Chp den de bu konuda samimiyetsiz olmasından dolayı uzaklaştım.

    ben yanlış yapmaktansa, hiç bir şey yapmamak daha iyidir, diyen bir insanım. Kötüleri desteklemem de, selam bile vermem. Tv lere bakarsanız, her şeyi söylüyorlar, ama gerçek olan veya amel. En azından aldanmamaya dikkat edeceğim. Fitneler, aldatmalar, bu milleti yakmış temel şeyler zaten. Dikkat etmek gerekir. Sadece samimi olana desteğim, dostluğum olur. Bakalım, hükümetin hayattaki yeri ne olacak. Seçim öncesinde (6-13 mayıs) bu konuda ki olabilecek gelişmeleri ve oyumun ve desteğimin son kararını yazarım. Tabi ki bu hükümet ortaklarının ülke ve milletle ilgili samimi olup olmadıklarına bağlı.

    bu seçimde tercihim, oy kullanmamak, seçmen kağıdımı yırtıp atmaktan yana oldu. Benim oy-destek verebileceğim seçenek yok dedim. Benim için saçmalara ve saçmalıklara destek olmaktansa, hiç bir şey yapmamak daha iyidir. Ben kendimi muhafaza eden bir insanım. Sorunlu koşullardan ve unsurlardan uzak durmaya çalışırım. Sağlıklı seçenekler olsaydı, zaten hangisinin yönetimde-idarede olduğu farketmezdi. Herşeyden önce bu ülkede ki iğrenç tezgah ortadan kalkmalıdır. Yoksa boş.

    ………….

    Mümkün olduğunca herşeyi yazdım, devlet sorumluluğunda olan alacaklarımı da yazayım.
    Bir kısmı önceden konuşulmuş ve anlaşılmış Alacaklarım :

    1- 12 milyon usd 1998 yılından sonra ürettiğim bilgiler ve güvenlik konularında yaptığım çalışmalar için de 8 milyon usd olmak üzere toplamda 20 milyon usd paramın verilmesi,
    2- askerlik tezkeremin verilmesi,
    3- görev gazisi olduğuma dair belgemin veya haklarımın verilmesi,
    4- özel durumlu olduğuma dair bana bir kimlik kartı verilmesi,
    5- nisan 1997 den başlayan pirimleri devlet tarafından ödenmiş ve ödenmeye devam edilen ssk sigortasının mevcut edilmesi,
    6- devlet tarafından bana bir silah (tabanca) tahsis edilmesi.

    7- suçlularla ve zararlılarla ilgili, ilgili ülkelerinde hayati gereği olduğu üzere gerekli cezalandırmaların yapılması. Bu konuda görevlilere ayrıca ek bir belge vereceğim.

    Bunlar sorun yaşadığım için bu zamanda artık zaririyetim oldu.

    …………..

    Bu yazdığım konu ile ilgili resmi gelişmeler;

    13 aralık 2022 tarihi itibarı ile kızıltepe cumhuriyet karakolundan birinin ismi suat bey olan iki polis memuru tarafından bana bu konunun emniyet, mit ve abd tarafından araştırıldığı-değerlendirildiği bilgisi verildi. Bu tür konularda sorun yaşayanların geri dönüş alması, cevap ve bilgilendirmeler alması zordur. Ancak internetin adaleti ve abd ye bir teklifte bulunmamla özellikle abd nin ülkemize bilgilendirme yapabilmesi için izin vermesi ile geri dönüş, bilgilendirme alabildim. Bu benim açımdan önemli bir gelişme idi. Çünkü neredeyse kimse cevap alamıyor. Bu sorunların kaynağının kimler olduğunu görüyorsunuz. Yoksa ülkemiz kendi ocaklarını, ışıklarını söndürmez elbet. Bu konularda insanlara ülkeleri suçluymuş, kötüymüş gibi gösterilmeye çalışılması gibi bir fitnede epey yürütülmektedir.

    birde cimer den ihtiyaç duyduğumda, yerelde görüşebileceğim yer, emniyet kurumu olarak belirtildi. Aslında konu açık, alacaklarım da yapılması gerekenler de açık. Bu konuda gidip emniyetle görüşmedim, görüşürmüyüm bilmiyorum. Umarım gerek kalmaz. Hukuki yollara başvurma seçeneğim de var aklımda tabi. Neticede hakkımı hukukumu yerde bırakmam sözkonusu olmaz tabi.

    cevapsızlıklar, sorun renkleri ve devletin ve memurların da çaresizliği konusunda bu yazıda geçen 1989 da gerçekleşen ve karadedeler olayı olarak bilinen olay üzerinden de bir not daha düşmek istiyorum. Olayda oluşturulan renk, cinlerin oluşturduğu cinayetler ve sorunlar olarak kılıf oluşturulmuş. Olayda intihar eden askeri karakol komutanı yüzbaşı dahil 9 kişi ölmüş. Hiç bir insan ve mağdur yakını devletten doğru bilgi ve cevap alamamış. (Karadedeler olayı internette kayıtlı bir olaydır. ) Hastaneler ve görevli olduğu kurum bile ağır şekilde hastalanan ve ezziyetten kurtulmak için intihar eden yüzbaşıya da antisağlık maddeleri ile zehirlemeye maruz kaldığını söylememişler. Aileleri de hala gerçeği bilmiyor. Sorunları cinlerin yaptığını zannediyor. Bu olay dabbe filmine de konu olduğu söylenen bir olaydı. Ben yüşbaşının yaşadığı sorunları intiharından sonra bir videoda kızından dinledim. (2015-16 da) Yüzbaşının sağken yaşadığı sağlık sorunlarının zehirlemeden kaynaklı olduğunu anladım. Aynı sorunları bir dönem ben de uğradığım antisağlık maddeleri ile zehirlemeden kaynaklı yaşamıştım. Gerçekten bu kasıtla ve zarar verme amacı ile oluşturulmuş zehirler-zararlı maddeler çok zarar ve eziyet vericidir. Bu zehirlemelere maruz kalıp da benden başka hayatta kalan kimse var mı bilmiyorum. Ama benden başka ayağa kalkabilen, sağlık sorunlarını gideren kimse olmadığını biliyorum. Çünkü benim bitkilerden oluşturduğum çare haricinde daha önce çare yoktu. Bunu doktorlarda çare yok diye belirtiyorlardı ve zehirleri üretenlerin ve insanlara verenlerinde elinde çare yoktu.

    ama ben ne için varım ki! 🙂

    Olabilecek diğer gelişmeleri de bu kısma yazarım. Tabi alacaklar konusu önemli bir konu. Bu web sitesinin yazılma sebebi bu. Bu konuda da gerekli gelişmelerin olacağını düşünüyorum.

    ……………

    Yapımız ve anlayışımız ;

    Ülke ve toplum olarak, yaşamımız ve toplumumuz ile ilgili, inançlar, idolojiler ve benzeri hususlar üstü bakmak zorundayız.
    Toplumumuza yönelik, ithal olan, bize ait olmayan ve zararlı amaçlar güden çok inanç, idoloji ve anlayış oluşturulmaya ve empoze edilmeye çalışılmıştır.
    Bize ait olan, kendiliğimiz olan, özümüz olan, toplumumuzun, coğrafyamızın, milletimizin, anlayışı, kültürü, insanlığı, yapısı mevcuttur. Ve biz olan, bu yapıdır. Ve ne zaman bu yapıdan bir insanı görsek, beğenir ve takdir ederiz. Çünkü aynı zamanda kendimizi görmüş oluruz.
    Bu en çok hedef alınmış konudur.
    Ülkemizde ne zararlı yapı oluşturulmuşsa ve ne zararlı unsur desteklenmişse, ilk hedefleri olarak bu yönümüz gösterilmiştir.
    Çünkü, bizi biz yapan şeyler, tahrip oldumu, gittimi, bittik demektir. Yığına dönüştük, güçsüz ve değersiz düştük demektir.

    Bence hepimiz, hem kendimizi, kendiliğimizi hatırlamalı, canlandırmalı ve güçlü tutmalıyız. Ve hem de tum kurumsal yapılar, partiler ve diğer yapılar varoluşsal, yaşamsal ve insani değer ve özelliklerimizi ön plana almalı, anlayış ve söylemlerini bunlar üzerinden geliştirmeleri faydalı olur.
    Bu yapıda ki bir partiyi düşünün, hangi birimiz ona oy vermeyiz ki.
    Bize ait olmayan ve zararlı amaçlarla oluşturulmuş, saçma sapan şeylerden, insan, toplum ve ülke uzaklaşmalıdır.
    İnançlar, idolojiler ve çeşitli anlayışlar olacaksa da bunlar ancak kültürel düzeyde olmalıdır. Bu da insan gelişimi ve değerlendirme süreçleri ile alakalı olabilir diyebiliriz. İnsan geliştikçe bu hususlarda gider.
    İnsan ne zaman, varoluşsal, yaşamsal, insaniyapı ve özelliklerle yaşama anlayışına kavuşursa işte o zaman, gelişimini tamamlamış insan olur. Ve yaşamı, gerçek bir dünya yaşamı olmuş olur.
    Bu renkte yaşayan insanlar, yetenekli, özellikli, başarılı ve güçlü bireyler olur.

    Terör örgütleri, hainler, zararlılar, yani toplamda beşinci kol unsurları diyebileceğimiz unsurlar ülkemizin ve milletimizin bu esas yapısına nasıl hunhar ve barbar düşmandırlar bilemezsiniz!

    Ben şahsen hükümetimizin fetö pisliğini bir yerden sonra defettiği gibi, şuanda var olan ve çoğunluğu inanç veya diğer çeşitli kılıflara bürünmüş zararlıları ve söylemlerini de defetmesini ve öze dönmesini, bize ait olan anlayış ve özellikleri, yani yaşamsal ve insani özelliklerle milli, yani toplumumuza, coğrafyamıza ait olan kültür ve anlayışımızı, özelliklerimizi, yani benliğimizi ön plana almasını bekliyorum. Ben şahsen, sadece ülkemizin partisine oy veririm. Henüz bizi biz yapan anlayışa tam uyumlu bir parti yok, ama bence buna yakın olan, mümkün olsa niyetide bu olabilecek olan, çünkü halıhazırda milli hususlara daha uyumlu olan ve onları esas almaya çalışan, bir parti var.

    Diğer dünya toplumları ve insanları da umarım özlerine dönerler ve varoluşsal, yaşamsal ve insani yapıda bir yaşama varırlar. Böylece gelişimini tamamlamış insanlar olurlar ve öyle bir yapıda yaşarlar.

    İnsanın yapısal açıdan klasik, yaşamsal açıdan modern olması, ki gerçek gelişmiş insan öyle olur, kaliteli ve sağlıklı olur.

    …………….

    Başarı ödül ve değerlendirmeleri konusu;

    Başarı değerlendirmeleri yapabilecek yapıların, değerlendirme liyakatına sahip olması gerekir. Liyakat, hak çerçevesinde değerlendirme yapma yetisinin ve esasının olması ile mümkün olur. Dünyada bu konuda türlü türlü filimler döndüğünü biliyorum. Bu siteden de işkerin rengi de görülebilir.
    Ben şahsen liyakatı olmayan bir yapının olurda verebileceği ödülü çöpe atarım.
    Benim gibi bir adam için ödüller veya seçimler başarılara yapılmış sadece bir tebbesüm gibidir.

    Kasım 2022 tarihinde, sabancı vakfının düzenlediği, fark yaratanlar, yarışmasına ben de ekonomik faydalar alanından başvuru yaptım. Bakalım ne sonuç çıkacak, gelişmeleri buraya yazarım.
    Ülkemizde de bu konuda bir filim yürüse, sabancı vakfına hiç yakıştırmam doğrusu.
    Her iş te olduğu gibi, bu konuda da, hak ve hakikat esas olmalıdır.
    Dünya üzerinde ürettiğim ve yaptığım faydalarla yerimi biliyorum. Bunu kimsenin teyit etmesine ihtiyacım yoktur. Ancak bazı şeyler, çam sakızı çoban armağanı tadı verir.
    Yani haksız yere değer bilmeme, değer düşürmeye çalışma, yok saymaya çalışma gibi şeyler, kötü niyetli, zararlı ve ahlaksız unsurların çabalarındandır.

    Bu konuda yazdıklarım, kasıtlı olarak başarıları yok sayılan tüm insanlar için de arzuhaldır.
    Değer ve saygı bir haktır. Kimsenin lütfü yada iyiliği değildir.
    Hak, haktır. Hak sahipleri bunu kimsenin gözüne sokmaz, ama ortalıkta o kadar, harami, hain, gaspçı, rezil, hiç bir şeye liyakatı olmayıp kendini bir bok zanneden veya zannettirmeye çalışan varki.
    İnsan bu davula tokmağını vurma gereği duyuyor.

    Ayrıca bu ülke için çalışmamış olanlar, bu ülkenin değeri değildirler. Bu ülkenin yağını suyunu alıp kimlere yemek yapmışlarsa ancak onların değeri olabilirler.
    Alıp bu tür insanların önüne kırmızı halılar sermek, onların isimlerini kurum, kuruluşlara, sokaklara vermek çok yanlıştır ve batılıların isteği ve çabasıdır. Onlar birbirlerinin önüne ve onlar için çalışanların önüne deyim yerinde ise kırmızı halılar sererler ve başkalarınada öyle yapın derler, onları gelip milletin başına taç yapmaya çalışırlar.
    Ülkemize, insanlarımıza yaptıklarını, düşmanlıklarını ve muamelelerini görüyorsunuz.

    Bu ülkede, bu ülkede yaşamış, bu ülke için mücadele etmiş, bu ülkede işleri rayına koymaya çalışmış insanlar bu ülkenin değerleridir. (Maddi sebeplerle göç eden gürbetçiler dahil) bahsettiğimiz konular itibarı ile.
    Bu ülke ve millet için, şehit olmuş, gazi kalmış, sıkıntılar çekmiş veya emek sarf etmiş insanlar, bu ülkenin doğal değerleridir ve elbette bunlar, allah katında da, yaşam gözünde de gerçek değerlerdir.
    Hiç bir boku milletin ve devletin başına taç etmeyin lütfen.

    Bu konuda sıkıntılı işler yapıldımı insanlarımızın algısı ve duygudu da bozulur.
    Kendi ülkesini önemsiz saymaya başlar, işe yaramaz görmeye başlar. Başka ülkeleri birşeyden saymaya başlar.
    Zaten bu konuda algı ve benlik bozma çabaları da var.
    Kendilerine çalışanları övüp, ülkesi için çalışanlara ve ülkesine inanç duyanlara travmalar yaşatmaya çalışır. Böylelikle, toplumda korku, değersizlik duygudu ve benzeri şeyler de yapar. Bu aynı zamanda onların düşmanca beşinci kol faaliyetleridir.

    Bu ülkede ki tüm insanlar olarak, ülkemizi, milletimizi ve varlık ve değerlerini korumak ve engellenen çalışma ve başarı koşullarımızı var etmek için, inancımızı koruduk, şehit düştük, gazi olduk, mağdur olduk, kısıtlılıkta yaşadık, elimizi, hayatlarımızı taşların altına koyduk, bilineni ve bilinmeyeni ile bu millet olarak, gönül taşıdık, mücadele verdik. Hak ve hakikat dikkate alınmalıdır. Mücadele eden biz millet, bunu dikkate aldık.

    22 aralık 2022 itibarı ile gündem olduğu üzere mardin hava limanına bir isim verilecekse benim ismimin verelmesini istedim. Bu hem benim ve hemde milletin ve ülkenin gereğidir. Milletin çocuklarının değeri, gururu, hakkı ve hakikatı hem mevcut olmalı hemde korunmalıdır. Eskiden belki ülkemize yönelik ağır düşmanlıklardan dolayı bu mümkün olmuyordu, ancak şuanda bu mümkün. Bu aynı zamanda insanların ülke ile ilgili duygularının ve desteğinin devam etmesi için de gereklidir. Artık ülkede eskiden olan malum engeller, hainler yoksa, etkin değillerse, neden olmasın. Ben şahsen bu konunun takipçisi olacağım. Ve bu konuda hak gelişme olmadıkça duygularım da, desteğim de durur ve zaman geçtikçe soğur. Hatta hayıflanırım da. Bu hak değil mi. Herşey zararlılara mı, çetelere mi. Hainlere mi. Şebekeli teröristlere mi. Buyrun görüyorsunuz durumları.

    nisan 2023 tarihi itibarı ile sabancı vakfı yarışmada beni elemiş. Bu ürettiklerimden ve mücadelemden daha fazlasını yapanı seçmişlerse sorun yok. Ancak daha fazlasını yapanın olmadığını biliyorum. Herşeyin hakkaniyetlisi güzel. Ötesi mide bulandırıyor.

    bu sitemdeki konu ile ilgili cimerle paylaştığım bir mesajım;

    Merhaba,
    2205987198 nolu mesajın cevabı gereği konu ile ilgi somut detaylar, kanıtlar veya konu teyit yerlerini yazmaya çalışacağım.

    Ben bir bilim insanıyım. Aynı zamanda ülkemiz için düşmanlara karşı bir direnç ve mücadeleci bir insanım.
    Bilimsel olarak bir çok sözel bilgi üretmiş olmamla birlikte teknik konularda da çok faydalı ve ticari değeri de yüksek icatlar yaptım.
    Bunlar; -uçan daire şeklinde jet motorları ile çalışan bir hava aracı üretimi, ve gerek pervaneli ve gerekse jet motorlu çeşitli hava araçlarının üretim fikirleri,
    -Dişlerin çene kemiğine vidalanması fikri ile diş implantlarının mevcut edilmesini sağlama fikrim,
    -bitkilerin birbirine dönüştürülme fikrim ile bitki verimliliğinin mümkün olmuş olması, şuanda gdo ile bitki dönüştürmeleri benim bu fikrim üzerine kuruludur.
    -ölülerden kol baçak veya diğer parçaların nakil edilebileceği fikri,
    -insan cildinden kulak zarı oluşturulabileceği fikri,
    -kameradan göz yapılabileceği fikri,
    -insan dişlerinin yeniden yeşertilmesi fikri,
    -organ canlandırma ve yenileme cihazı icadım ve ölü canlandırma makineleri fikri,
    -zararlı madde etkilerine karşı ürettiğim bitkilerden bir ilaç,
    İcat ve buluşları üreten insanım.
    Ayrıca terör, ihanet odakları veya beşinci kol unsurları diyebileceğimiz unsurlara karşı mukavemet etmiş ve bu konuda devlete bilgi sağlamış insanım. Bu konular güncel olup süreçler devam etmektedir.
    Ürettiğim bilgilerin teyidini, amacı zararlı olmakla birlikte devlet sorumluluğunda bulunan, bozarmut köyü/yatağan/muğla doğumlu şükriye karaçam dan alabilirsiniz.
    Ayrıca şuanda konuyu değerlendiriyor olan, emniyet, mit ve abd görevlilerinden bilgiler edinebilirsiniz.
    Ayrıca web adresimden de detaylara bakabilirsiniz.
    Gerçekten ismimin mardin hava limanına verilmesi milletimizin şerefidir.
    Bunun böyle hak olduğunu lütfen bilin.
    Ayrıca soracağınız olursa lütfen bana yazınız veya iletişime geçiniz.
    Esenlikler dilerim.

    Bilim insanı, Ömer Emir Canşı

    ……………

    Hayata dair;

    İnsanlar olarak üretiğimiz şeyler, ürünler, makine ve cihazlar, filimler, şiir ve kitaplar ve benzeri şeylerin birincil amaç, fayda ve anlamlarından başka yaşamsal, varoluşsal anlamlarının da olduğu görülüyor. Bu konuda bir çok şeyin yaşamdaki sözel, soyut konuları ve işleyişi tasfir eder nitelikte olduğunu düşünüyorum.
    Elbette bu konu da çözümleme yaparken hem dikkatli olmak ve hem de bu çözümlemelerin etkisi altın da kalmamak gerekir. Bu bilgiler sadece insanın aklının bir köşesinde, gerektiğinde göz ucu ile bakabileceği bilgiler olarak kalmalıdır.
    Bu konuda insan, hayvan, bitki, uzaydaki yapı ve işleyişin ve diğer doğanın yapı, yaşam ve davranışlarının görünmeyen ancak var olan, yaşanılan soyut, yaşamsal durumu, yapıyı tanımlaması, işleyiş ve hallere tasfir olması niteliği, özelliği olduğunu da düşünüyorum.

    Çalışma konularında da;
    İnsan mümkün mertebe yaşamsal işini icra etmeye çalışmalıdır. Bu, yapı, yetenek ve özelliklerinin buna göre olduğu işi olmuş olur. Böyle olunca da işinde çok başarılı olur ve çok güzel faydalar var eder.
    Bu konuda, en iyi yapabileceğimiz işin koşul ve ortamı yoksa, koşulları da var etme ve engelleri ortadan kaldırma duygusunu ve çabasını her zaman diri tutmalıyız. Böyle olunca hayat ve insan gereken neticeyi oluşturur. Başlangıçtayken tüm insanlarda var olan acabalarınız, sizin kontrolünüz olsun, dikkatiniz olsun, ama engelleyici olmasın.(acaba başarabilecekmiyim, gerekenleri mevcut edebilecekmiyim gibi duygular)

    Hayattaki hallerimiz ve maddi, manevi ve fiziki koşullarımız, bizi yansıtmıyorsa, öylece o koşullarda akmaya ve kalmaya, bir dur, deme duygumuz her zaman diri olmalıdır.
    Bir çok zaman sorunlu olan başkalarından veya başka meselelerden dolayı olması gereken koşullarımızda ve duygu, düşüncelerimizde yaşamayız.
    Kendimizi var etmeliyiz.
    Bunun anlamı, bizden olmayan ve sorunlu olan her şeyi ötelemeliyiz, hayatlarımızdan defetmeliyiz.
    O zaman hak ve hakikatımızla yaşamaya başlarız.
    Bu herkes için, her toplum ve ülke için, tüm dünya ve insanlık için gereken bir şeydir.
    Bu konu da ülkemiz de ve dünyada güzel gelişmeler var. Zaman geçtikçe daha herkesçe görülür hale gelmektedir.

    İnsan samimiyetle, saflıkla ve değer bilmekle yaşadıkça, her sözü, davranışı, çabası, duygu ve düşünceleri, ilim, bilim ve faydalı olur.

    …………….

    Toplumsal ve etnik duygu ve düşüncelerimiz ile ilgili bir not:

    Ülkemizde, toplum bireyleri içinde oluşturulmuş, oluşturulmaya çalışılmış, tüm olumsuz hakikatsız, nifak ve fitne duygu, düşünce, davranış ve yanlış değerlendirmeleri atalım. Coğrafya olarak, gerçekliğimizle yaşayalım. Bilmelisiniz ki, her etnik yapı için, her inanç için, her idoloji ve düşünce yapısı için nifak oluşturmuşlar ve bunların bir çoğu için terör yapı ve organizasyonu da oluşturmuşlar. Bunlar haklarınızı savunuyoruz, haklarınızı en iyi biz savunuruz diye söze başlarlar, ama herkese ve herşeye zarar verme amaçlarını yürütürler, kendileri ve birbirlerinin eli ile zarar oluşturup, zarar görenlere, sorun yaşayanlara bunu demekte ve bu hunhar oyunları milletin ve devletin başına oynamaktadırlar, bunu yapmaktadırlar.
    Devleti, milleti ve karşı duran insanlarıda iç ve dış imkânlarla, bu teröristleri ile, aldatma ve yanıltmalarla, nifakla etkisiz kılmaya, kısıtlı kalınmasını sağlamaya ve hayattan düşürmeye çalışmaktadırlar.
    Bunlar birer savaş silahı olarak oluşturulmuş organize şebekelerdir. Ve hepsi birbiri ile bağlantılıdır, hepsi birbiri ile işbirliğindedir.
    Şahsen ben onları aynı yataklarda gördüm.

    Aldanarak, bunların muaffak olmalarına izin vermeyelim. insancıllığımızı ve gerçekliğimizi koruyalım.

    Hepimiz gerçekliği net bilelim, ondan sonra kim ne karar verirse verir. Kim ne duygu düşüncelerde olursa olur. Nasıl olsa herkesin, doğrusu, yanlışı kendisinedir.
    Maksat haberdar olmamak olayı ortadan kalksın. Yoksa kasıtlı olanı, zararlı olanı, terör unsurunu ben de, kimse de muhattap almaz. Onların amacı, çabaları belli, ne söyleyecekleri belli. Onlardan ne beklenecek.
    Doğruları Böylelerinin gözüne bile sokarsın, o, burnunu karıştırmaya devam eder. Bir sümük bulunca da hazine bulmuş gibi mutlu olur.

    …………..

    Bilim insanı konusu ;

    Dünya genelinde ve özellikle liyakatsızlığın çok olduğu yerlerde alakasız olduğu halde cebine kimlik konulmuş olduğu bazı kişiler bilim insanı ismi ile toplum önüne sunulabiliyor. Bunlardan çok ahlaksız-sapık olanlarda çıkabiliyor ve haberlere yansıyabiliyor. Bunlar bilim insanı olma ile alakasızdır. Bu sahte-zararlı unsurlar ayrı olmak üzere ayrıca bilim insanı ve meslek uzmanı konularında bazı tanımlama yanlışlarıda yapılmaktadır.
    Bir konuda veya bir çok konuda var olan bilgilere vakıf olmak meslek uzmanlığıdır.
    Ancak bunun bir üst seviyesi olan yeni faydalı bilgi-icat üretimlerini devamlılığı olacak şekilde yapanlara bilim insanı denilebilir.
    Bu konuda kişilerin eğitim-öğretim görüp görmediğini de bakılmaz. Çünkü bilim insanı mesleği eğitim-öğretim ile öğrenilebilecek bir meslek olmadığı gibi, görülen eğitim, öğretim üretkenliği de etkilemez. Bu konuda var olan bilgileri az çok bilmesi üretkenlikte işini kolaylaştırır.
    Birçok zaman öğretim görevlilerine, doktor, prof. Gibi meslek ve meslek uzmanlarına bilim adamı tanımlaması yapılabiliyor, ancak alakasızdır. Şahıslar hem meslek uzmanı ve hem de bilim insanı olabilir. Ancak meslek uzmanlığı ile bilim insanı mesleği aynı şey değildir.
    Bilim insanı devamlılığı olacak şekilde faydalı olan buluşlar yapanlardır. Bu böyle iken mesleği bilim insanı olarak tanımlanabilir.

    Bilim insanları çeşitli kurum ve devletlerle irtibatlı olabileceği gibi, çalışmalarında, kararlarında bağımsız olmalıdırlar.
    Çünkü gerçek bir bilim insanı yönetilemez. Çünkü yönetebilmek için bilimde daha üst seviyede olmak gerekir. Her bilim insanı bilgi ve fayda konusunda daha üst seviyede-ileride olduğu için yönetilemezler.
    Ancak bilim insanları konusunda kurum ve toplumların bir organizasyon oluşturmasından bahisedilebilir.

    Gerçek bilim insanı konusunda ben üst seviye bir örneğim. Bilim insanı mesleğinin aynı zamanda yapısal-yaşamsal bir meslek olduğunu söyleyebilirim. Ve sadece iyi insanlarda bilim insanı mesleği veya rengi vardır. Normal-iyilikle yaşayan her insanın bilim insanı mesleği icra etme potansiyeline sahip olduğunu söyleyebilirim.
    insan hak ve hakikat ile yaşadıkça bu nitelikli mesleğinin ve potansiyelinin devamlılığı da mümkün olur.
    Bilim insanları coğrafyalarda birer maden gibidir. Bazı madenler öylece kalır, bazıları ise işler ve faydaya, sorunlara karşı çarelere dönüşür.
    Bu konuda zamanından erken yada geç bir bilim insanının aktif olmadığını düşünüyorum. Bunun biraz olgusal bir durum olduğunu ve doğal-yaşamsal süreçlerin etkin olduğunu söyleyebilirim.
    Bu meslek-yeti bir insanın herhangi bir mesleği icra etmesi gibi gelişigüzel icara edilemeyeceğini düşünüyorum. Çünkü bu meslek tüm yaşamı ve dünyayı etkileyebilmektedir.
    Bu konuda benim üretim ve mücadelemin ülkemizi, dünyayı ve yaşamı nasıl etkilediği nitelikli bir örnektir. Örneğin bu sayede insanların dişlere sahip olması ve diğer şeyler. Hayatı önemli derecede etkilemiştir.

    Ayrıca bilim insanları dünya ve insanlık için doğal-varoluşsal çalışanlardır, çalışıp çalışmamalarını kimse takdir edemez. Kimse bu konuda yetkiye sahip değildir. Öyle bir yetki yok çünkü. Faydalı şeyleri Üreten üretir.
    Çalışmalarına-faydalar üretmelerine engel olunması, haklarının yenmesi, çeşitli şekillerde saldırılara uğramaları, hainlerin, terörün, zararlıların çabalarındandır.
    Gerek genel ve gerekse yapılarla irtibatlı yapılan çalışmalarda, üretilen faydalarda her insana karşı olduğu gibi, bilim insanlarına karşıda saygılı olunmalıdır. Aksi durumlar beşinci kol faaliyetleri-terörizim faaliyetleri saldırılarıdır. Bunun ciddi ve bariz örneklerini yaşadım. Bu konularda görevi ülke ve millet savunması olan yapıların yetersizliği bu tür durumların olabilmesine sebep olabilmektedir. Hatta daha ötesi bu yapıların imkân ve olanaklarının aleyhte kullanılması durumlarıda olabilmekte ki, bu çok vahim bir durum yaratmaktadır. Kendimde kısmi olarak da bu tür sorunlarla da karşılaştım.

    ben her zaman varoluş ve yaşam sistemi ile uyumlu ve bağlı oldum. Hiç bir coğrafya ile veya toplumla veya devletler veya kurumları ile birebir alakalı olmadım. Sadece yaşam sistemi ve kendi beşeri yapım-bireyselliğimle alakalıyım. Dünyada bağımsızım ve kendi takdirime sahibim. Daha önce de kendi alanımda, dünyamda kimsenin başıma çıkmaya çalışmasına izin vermedim. Kimsenin buna kilosu da yetmez. Namuslu insanlar haddini bilir de, haddini bilmeyen bazı namusuz, budala tipli bozuklar Oldu, sonları onlar için hüsran oldu tabi ve olmaya da devam eder. Bulunduğumuz coğrafyaya da toplumada, diğer coğrafya ve toplumlara da bakışım hep olgusal oldu. Yaşamda ki Yerim ve yapım itibarı ile bu böyle. Tabiki toplumların ve insanların çaresiz kaldığı konularda, hayat meseleleri önüme getirdiği zaman destek oldum ve gereğini yaptım. Aksi takdirde birilerinin birbiri ile savaşmasına, mücadelesine taraf olmuyorum, İlgilenmiyorum. Örneğin bu konuda ihanet-terör odakları türkiye devleti ve toplumu düşmanlıklarını bana yansıtmaya çalışmalarında, onlara kimsenin veya sizin ne olduğunuzla ilgilenmediğimi, devletle veya milletle de bir alakam olmadığını, kimsenin görevlisi olmadığımı söylemiştim. Türkiye için, hıyar tarlası, kim alıyorsa hıyarlar ona girsin demiştim. Yani defolun gidin başımdan demiştim. Amaçlarınız için saldırmanız gereken bir insan değilim demiştim. Tabi mesele nedir, bunlar ülkeyi ve insanları çaresiz bırakıyorlardı, çok ağır ve iğrenç kötülükler, şeytanilikler yapıyorlardı. İşte bu noktada yaşam sisteminin bunlara karşı devreye girmiş olması ve benim bu yaşam sisteminin iş, işlemlerini yapmış olmam söz konusudur. Bu konularda da, devletlerin beni tanımak ve soruları üzerine, önceden bilgilendirme ve tanımlama yapmış olmam söz konusudur. Bu çerçevede tepkime sebep olmamaları konusunda uyarıda bulunmuş olmam söz konusudur. İşte sonra ikiz kuleler yıkıldı, savaşlar, ayaklanmalar çıktı, ekonomik sorunlar ve kötü durumlar arttı, vesaire bunları hep 1998 de uyarı olarak dile getirdim. 2013 yılında da ülkelerin bu zararlı davranışlarından dolayı ciddi salgın hastalıklar görüleceğini de belirttim. Ben en başta gerçek bir bilim adamıyım, bana sır yoktur. Ve yaşamsal, varoluşsal bir güç olan bir bilim adamıyım. Bu dediklerimin hepside mit başta olmak üzere kurumlarda ve hainlerin sahibi yabancı devletlerde kayıtlıdır. Ayrıca bunlara birebir dinleyen olarak bu sitede bilgilerini yazdığım şükriye karaçam bücürü de şahittir.

    süreçlerin hayat için referans olması için de dikkat ve sabır gösteriyorum. Örneğin bu amaca uygun süreçler yürütuyorum. Öyle ki sorunlar da herkes için hakikat ve hak yürüsün. Bu şuanda var olan alacaklarım ve suçluların birebir cezalandırılması konusu için de böyledir.

    Ve vesaire.

    ………….

    Not: silahsız, yalın ayak, tek başıma ve ağır koşullar altında bu yazıda da görüldüğü üzere güvenlik işi de yaptım. Gördüğünüz gibi parayı alan başkaları, işleri yapan millet, ben ve benim gibi insanlar. Şebekeci olsaydık, ihanet odakları unsuru olsaydık, hain-terörist olsaydık mecliste, kurumlarda lider baş tacı olur, ismimiz mardin hava limanına, ankara, istanbul hava limanına verilirdi, vs. İcatları, ürettiği bilgileri ile ve mucadelesi ile hem bu ülkeyi ve hemde dünyaya ciddi faydaları olmuş, bir sürü çaresizliğe çare mevcut etmiş bir insanım ve gördüğüm muamele, gasp ve saldırganlıklar bu şekilde. Kendi imkânlarıma, yapıma göre bir yaşamım olması şiddetle engellendi ve sürekli sorun oluşturuldu. Emekleriminde parasını ve itibarını bu şebekeler ve unsurları aldı ve almaya devam ediyor. Bu yazdığım emekler, icatlar, bilgiler benim emeğim değil mi, bu yazdıklarım gerçek değil mi? Milletin başına hep böyle namusuzluk yapmışlar. Bu haklarıma, imkânlarıma, emeklerime rağmen bunca eziyeti çekmekle birlikte, şimdi fabrikalarda, tekstil atölyelerinde, birinin yanında çalışarak veya işportacılık, seyar satıcılık yaparak yaşamaya çalışıyorum. Tükürüyorum bu devletin sorumlularına. Düşman düşmandır zaten onlara diyecek bir şey yok. Millet olarak, vatandaşlar olarak bize yaptıklarına bakın! Onlar için sanki kurbanlık koyunuz. Her seferinde bizden birilerini bu hallere düşürüyorlar. İnsanlar ölüp gidiyor, çürüyüp gidiyor. Böyle ses verebilmeleri bile mümkün olmuyor. Ah millet ah. Bunlar varken bana yaşamak lazım değildir.

    …………..

    Faydalı bir kitap;

    Yakında bu yazılarımı, ”bilimsel veri dökümanı”, olarak bir e-kitap’a dönüştürmüş olacağım. Yazıyı olduğu gibi kitaplaştırmış olacağım.

    Kitabın önsözü;

    Önsöz

    Yazan, bu kitapta;

    Varoluşsal, yaşamsal ve insani bir yapıda, bilimsel, yaşamsal ve güvenlik konularını işlemiştir ve bu konuda ki mücadelesini doğal bir yazımla kitaplaştırmıştır.

    Bu kitap, insan yaşamı olan çeşitli konularda, farkındalığın artması ve derinleşmek için okunması faydalı bir bilimsel veri dökümanıdır.

    Kitap konusu, şahıslar, millet ve insanlar olarak yaşadığımız ve yaşamaya devam ettiğimiz meselelerdir. Yaşananlar ve mücadeleler ile ilgili duygu ve düşüncelerin okuyuculara ulaşabilmesi için, konular bu özgün, doğal anlatım şekli ile kitaplaştırılmıştır.

    Bu kitapta esas amaç özgün bir teknikle (doğal) bilgi paylaşımıdır.

    Kitabımın ismi;

    ”MİLLİ KONU”

    Kitabımın kapağındaki özlü söz de şu olacak;

    ” Bu sefer goril ölmedi, binalar yıkıldı” (king kong filminin iması ile)

    Yazan; Bilim insanı, Ömer Emir Canşı

    (hiç bir form değişikliği yapmadan, bu siteyi-yazıyı web kitap olarak tanımlamaya karar verdim. Bu yeni bir site-kitap türü veya tanımlaması olup zamana da uygundur.)

    ……………

    Ocak 2022 yılında engelli aylığım muhtaç olmama sebebi ile kesildi. (Cebe giren bir şey olmasada herhalde gönlümün zenginliğini seziyorlar). Özellikle geçmiş dönemlerde Sağlık sorunlarından dolayı kısıtlı kalmış olmamla birlikte, bir süre bilgisayar dükkânı işletim, telefon aksesuarları satışı yaptım ve kısa bir süre tekstilde çalıştım ve Bu sayfada belirttiğim işleri de ayrıca yaptım tabii, bu makro işler daha çok hepimiz için ve bana da birebir ciddi sorunlara sebep olduğu için hayati işler, mecburiyetler. Daha önceleri pek şahsi hayatı olmayan bir insandım. Ancak bu vardığım 2023 senesinde artık bir şahsi hayatım var ve hayatımın baharını yaşıyorum.

    ………….

    Bir bilgi;

    Türkiye de derin devlet diye bir şey yoktur. Devlet vardır ve ülkeye ve millete zarar veren, tüm terör örgütlerinin kaynağı ve onları kapsayan ihanet odakları vardır. Bunlar aynı zamanda devlete ve millete paralel yapılar olup, bu yazıda da bahsettiğim üzere ve sebeplerden, devlettin ve milletin önüne geçmektedirler.

    bunlar elbette bol bol vatan, millet, sakarya edebiyatı yaparlar, isimlerini devletle anmaya, anılmasını sağlamaya çalışırlar. Bunlar oldukça hain oyunları oynamışlar. Fakat durumları bu. Anlayacağınız onların ağzına bakarsanız, terör mensupları da devlet olmuş.

    …………..

    inancım konusu;

    hak ve hakikata inanırım, önce hakikat-gerçek olmak üzere.

    hiç inançsız olmadım.

    ve

    hiç bir dinin, idolojinin yada benzeri şeylerin tuzağında olmadım.

    hep insanlıkla, samimiyetle ve saflığımla yaşadım. Bu sayede de yaşıyorum ve ayaktayım.

    …………..

    aslında alacaklarım ile ilgili kimseden bir isteğim veya talebim yok. İnsan bir iş, faydalı şeyler yaptığı zaman, alacakları otomatik ona bağlıdır ve ödenir. Kimsenin bu konuda ödeyeyim veya ödemeyeyim demek gibi bir yetkisi veya imkânı yoktur. Kurallar belli. Sadece bazıları hem sorunlar oluşturmada ve hemde insanın alacakları konusunda paralel-terör hareketleri sergilerler. İşte bunlar yaşamın, toplumların, insanlığın zararlılarıdır. Ben de, İnsanlık da, toplumlar da bunlarla mucadele ediyor.

    gerek bu bölüm de ve gerekse bu yazının tamamın da herhangi bir yanlış var mı? Herhangi bir yalan, dolan, iftira, kimseye haksızlık veya olmayan bir şey yani hayali bir şey var mı? Kayda değer yanlış bir bilgi var mı? Ve ben de bir kez bile bunlar hiç olmuş mu? En temelde zararlılarla, hainlerle, terör unsurları ile mucadele eder oldum. Ve onların durumu malum. Bu yazıda da yazdığım-teyit ettiğim gibi. Benim anladığım ve bildiğim; insanlığın hikayesi kötü bitmeyecek. Herşeyden önce hayat düzeni buna göre işliyor.

    hayat düzeninin işleyişi hakikat ve hak ile ilgili işler, otomatiktir, şahıslardan bağımsızdır. Kimsenin tabiki herhangi bir ayrıcalığı yoktur. Zaten bir karar veya takdir mekanizması da yoktur. Hayatın işkeyiş düzeni, ya hak ve hakikat ile ilgilidir, ya insanların yetişmesi ile ilgilidir, ya zararlıların yok edilmesi ile ilgilidir veya insanların ihtiyacı ve yaşam devamlılığı ile ilgilidir.

    hayatta etki edebilen sadece hayat düzeni-doğal olan ile normal olan(iyiler)-faydalı olan insanlardır. Çoğu zaman zararlı insanlarında etkileri olabildiği zannedilir ancak bu böyle değildir. Olumsuzluk niyetinde olmaya başlayanların doğa düzeninde kullanılmaları, onlara suçlar yüklenmesi (ki suçlar oldukça tükenmek demektir) ve tüketilmeleri sözkonusudur. Yaşamın hesabından hariç insan için zerre kadar sorun sözkonusu olamaz. Bazen hayatın gerçekliğindeki bu düzen işimize gelmesede, doğada olan, doğanın elverdiği bu mümkünatta. Adalet ve infazı konusu da iyilerin (normal insanların) eliyle ve hayatın adaleti dediğimiz şekilde yürür, işler. Dünyada sadece yapısaldan kaynaklı adil olmayan şeyler vardır. Yani varoluşun belli bir yapısı var ve bu yapıda olabilecekler bazen insan için sorunlu. Yağmur yağarken şimşeklerin insanlar için tehlike arz etmesi gibi. Yapı bu ve yapısında insanlar için sorunlu kısımlar da var.

    ……………

    Facebook: Ömer Emir Umran Canşı

    Link:

    https://www.facebook.com/profile.php?id=100076397433350&mibextid=ZbWKwL

    .

    .

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın